Ayrıca bakınız: Hammer, Hämmer

İngilizce değiştir

değiştir

hammer (çoğulu hammers)

  1. (aletler) çekiç
    She looked for a hammer to hit the nail.
    Çiviyi çakmak için bir çekiç aradı.
  2. (biyoloji, anatomi) orta kulakta yer alan küçük bir kemik, çekiç kemiği
    The hammer transmits sound waves through vibration to the anvil and stirrup.
    Çekiç, ses dalgalarını titreşim yoluyla örs ve üzengiye iletir.
  3. (aletler, silahlar) ateşli silâhlarda yer alan metal parça, horoz
  4. (müzik aletleri) piyanoda tuş ve teller arasında yer alan metal parça
  5. (spor) atletizmde bir branş olan çekiç atmada kullanılan metal alet

Eylem değiştir

hammer (üçüncü tekil kişi geniş zaman hammers, şimdiki zaman hammering, geçmiş zaman ve yakın geçmiş zaman hammered)

  1. çekiçle bir cisme defalarca vurmak, çakmak, çekiçlemek
  2. (insan aktivitesi, spor) bir oyunda, sporda veya yarışmada rakipleri yenmek
  3. (finans, borsa) hisselerin düşüş yaşaması, satış yemek
    • 2020 - Adam Hamilton. Gold Stocks Are Bracing For A Seasonal Plunge.
      The gold miners’ stocks have just been hammered, plunging to new correction lows.
      Altın madencilerinin hisse senetleri satış yiyerek yeni düzeltme seviyesine ulaştı.
  4. birini veya bir şeyi ağır şekilde eleştirmek