salmak
Türkçe değiştir
Heceleme değiştir
- Heceleme: sal‧mak
Eylem değiştir
salmak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi salar) -ar
- bağımlılığına, tutukluluğuna veya baskı altındaki durumuna son vererek serbest kılmak, bırakmak, koyuvermek
- Derhâl kapının zincirini salıvererek kanadı arkasına kadar açtı. - E. E. Talu
- yollamak, göndermek
- Bununla beraber peşine adam salmak gerekir. - A. Gündüz
- koymak, katmak
- Halk ruhunun benliğinizde yeniden uyanıp hararetini gönlünüze saldığını duyarsınız. - R. H. Karay
- sürmek
- Bunun içindir ki dal budak saldı, yemiş vermeye başladı. - R. E. Ünaydın
- uğratmak
- Başını derde salmak.
- vergi yüklemek
- Ona elli bin lira salmışlar.
- üzerine yürütmek
- Tazıyı tavşana salmak.
- saldırmak
- Aç kurt, yılana da salar, taşa da, dedi. - M. Ş. Esendal
- sarkıtmak
- Soğutmak için kuyuya su kabı saldı.
- (denizcilik) gemi demir üzerinde dört yana dönmek
- bakmamak, ilgilenmemek, özen göstermemek
- (fizik, kimya) ışın, erke, tanecik demetleri verip göndermek
Deyimler değiştir
Çeviriler değiştir
çeviriler
Kaynakça değiştir
- Türk Dil Kurumuna göre "salmak" maddesi
Çağatayca değiştir
Eylem değiştir
Eski Türkçe değiştir
Bu sözcüğün, biçim ve içerik olarak Vikisözlük standartlarına ulaşması için elden geçirilmesi gerekmektedir.
Madde düzenleme ve Vikisözlük standartları ile ilgili bilgi
Bu sözcükte ayrıca şu sorunlar da bulunmaktadır:
- Bu söz(cük), ait olduğu dilin kullandığı Eski Türkçe alfabesinde yazılmamıştır.
Eylem değiştir
Kaynakça değiştir
- KÚNOS, Dr. Ignaz (1902). Şeyh Süleyman Efendi, Çağatayca-Osmanlıca Sözlük. Budapeşte: Section Orientale de la Société Ethnographique Hongroise.
Kaynakça değiştir
- Sinanoğlu, Oktay (1978). Fiziksel Kimya Terimleri Sözlüğü. Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları.
Türkmence değiştir
Eylem değiştir
salmak
Kaynakça değiştir
- Atacanov, Ata (1922). Türkmendolu Yir Sözlüğü.