hacet
Ayrıca bakınız: hac et |
Türkçe değiştir
Köken değiştir
- Osmanlı Türkçesi حاجت, Arapça حَاجَة (ḥāce).
Söyleniş değiştir
Ad değiştir
hacet (belirtme hâli haceti, çoğulu hacetler)
- herhangi bir şey için lüzumlu olma
- "Bu kadar külfete hacet yok."
- ihtiyaç duyulan veya lüzumlu şey
- "Zile basacaktı, hacet kalmadı." — R. H. Karay
- (din) Tanrı'dan yerine getirilmesi beklenen dilek
- "Bu devri yüz defa yapabildiniz mi mutlaka her hacetiniz de yerine gelir." — Y. K. Karaosmanoğlu
- (fizyoloji) dışkı veya idrar
- Hacetini giderme ihtiyacı duyunca umumî bir hela aramaya başladı.
Çekimleme değiştir
hacet adının çekimi
Eş anlamlılar değiştir
- (herhangi bir şey için lüzumlu olma): gereklilik, ihtiyaç, lüzum
Atasözleri değiştir
- (herhangi bir şey için lüzumlu olma): Kötü komşu insanı hacet sahibi eder
Deyimler değiştir
- (fizyoloji): def-i hacet, hacet yok
Türetilmiş kavramlar değiştir
hacet
Çeviriler değiştir
herhangi bir şey için lüzumlu olma
ihtiyaç duyulan veya lüzumlu şey
Kaynakça değiştir
- Türk Dil Kurumuna göre "hacet" maddesi