Türkçe değiştir

Köken değiştir

okuma + -k

Söyleniş değiştir

Eylem değiştir

okumak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi okur)

  1. bâzı belirtilerle mânâyı, gizli duyguyu anlamak, kavramak
    Yüzünü benden saklıyor. Niçin? Çehresinde, melâlinde aşkının matemini okumayayım diye mi? — Ö. Seyfettin
  2. bir konuyu öğrenmek için okulda, bir öğretmenin yanında veya yazılı şeyler üzerinde çalışmak, öğrenim görmek
    Çabuk dil öğrenmedi, okumak istemedi. — H. E. Adıvar
    İlim, ilim bilmektir,
    İlim, kendin bilmektir
    Sen kendini bilmezsin,
    Ya nice okumaktır?
     — Yunus Emre[1]
  3. bir şeyin anlamını çözmek
    Şifre okumak.
  4. bir yazıyı meydana getiren harf ve işaretlere bakıp bunları çözümlemek veya seslendirmek
    Bana umutsuz bir sesle son raporları okudu. — F. R. Atay
  5. bir yere çağırmak, davet etmek
  6. değerlendirmek
  7. hastalığı iyi edeceğini ileri sürerek okuyup üflemek, üfürükçülük etmek
  8. küfretmek, sövmek
    Çok yavaş gittiğinden herhâlde arkandakiler geçmişine okuyup duruyordur.
  9. sesli olarak söylemek
    Salon boşalmaya başladı, biz şiirler okuyup dinliyoruz. — R. H. Karay
  10. yazılmış bir metnin iletmek istediği şeyleri öğrenmek
    Gazete bile okumak istemiyorum. — B. Felek

Çekimleme değiştir

Zıt anlamlılar değiştir

Deyimler değiştir

Türetilmiş kavramlar değiştir

Çeviriler değiştir

Kaynakça değiştir