dünya
Türkçe
düzenleKöken
düzenle- Osmanlı Türkçesi دنيا, Arapça دُنْيَا (dünyā).
Söyleniş
düzenleAd
düzenledünya (belirtme hâli dünyayı, çoğulu dünyalar), sahiplik şekli dünya -sı
- dış, çevre, ortam
- Biz dünyadan ayrı yaşarken dünya epey değişmiş. — H. C. Yalçın
- duygu, düşünce ve hayal âlemi
- Köprüye kadar kendi dünyaları içinde ne tatlı, ne özlü konuşurlardı. — Y. Z. Ortaç
- inançları, kültürleri bir olan ülke veya insanlar topluluğu
- meslek veya iş birliği içinde bulunan kimseler
- Ressamlar dünyasında onun yeri ayrıdır.
- (coğrafya) üzerinde yaşadığımız toprak ve denizler
Çekimleme
düzenledünya adının çekimi
Eş anlamlılar
düzenleAlt kavramlar
düzenle- (dış, çevre, ortam): dış dünya, iç dünya
- (duygu, düşünce ve hayal âlemi): dış dünya, fâni dünya, geçim dünyası, öbür dünya, ümit dünyası
- (inançları, kültürleri bir olan ülke veya insanlar topluluğu): Batı dünyası, Doğu dünyası
- (meslek/iş birliği içinde bulunan kimseler): basın dünyası, magazin dünyası, sanat dünyası, yeraltı dünyası
Deyimler
düzenleTüretilmiş kavramlar
düzenleÇeviriler
düzenledış çevre, ortam
|
üstünde yaşadığımız toprak, yeryüzü
|
Adıl
düzenledünya
- (belgisiz adıl): herkes
Kaynakça
düzenle- Türk Dil Kurumuna göre "dünya" maddesi
Atasözleri
düzenle- Başın sağlığı, dünya varlığı
- Dünya bir gemi, akıl yelkeni, fikir dümeni, kolla kendini, göreyim seni
- Dünya bir yağlı kuyruktur; yiyebilene aşk olsun
- Dünya bir, işin bin
- Dünya bol olmuş neye yarar, pabuç dar olduktan sonra
- Dünya dört kulplu bir kazan, bir kulpundan tut da kazan
- Dünya gençten gence, dinçten dince
- Dünya yıkılsa umurunda değil