flaş
Türkçe
değiştirAd
değiştirflaş (belirtme hâli flaşı, çoğulu flaşlar)
- [1] Fotoğraf çekiminde ışık yeterli olmadığında bir görüntüyü net almak için kullanılan çok kısa süreli ve güçlü parıltı, çakıntı
- [2] Fotoğraf çekiminde güçlü parıltıya gereksinim duyulduğunda kullanılan lamba, çakar
- [3] İletişimde üstünlüğü, önceliği olan,önemli; ilgi çeken, çarpıcı
Örnekler
değiştir- [1] "… tamam yahu, toparlan sen hele: makineyi flaşı al, ben şimdi Ragıp’a gidiyorum, oturun mu diyecek o, elimizde böyle bir haber geçmiş, atlatma…” - Attila İlhan, Kurtlar Sofrası.
- [1] "Meraklılar ve polislerin arasında bir fotoğrafçının flaşı gümüş mavisiyle parlayınca…" - Orhan Pamuk, Kara Kitap.
Köken
değiştirEş anlamlılar
değiştirSözcük birliktelikleri
değiştirBenzer sözcükler
değiştirÖn ad
değiştirflaş (karşılaştırma daha flaş, üstünlük en flaş)
- [1] (mecaz) İletişimde üstünlüğü, önceliği olan, önemli (haber).
- [2] (mecaz) Gösterişe, ilgiye düşkün.
- [3] Ünlü, gözde.
Örnekler
değiştir- [3] "O günlerin şimdi çoğu unutulmuş flaş imzaları arasında bile ilgiyi hemen çeken iki şair."- T. Uyar.
Köken
değiştir- Fransızca flash