Ayrıca bakınız: Gerçek, hakiki

Türkçe

düzenle

Söyleniş

düzenle
IPA(anahtar): /ɟeɾ.t͡ʃec/, [ɟæɾ.t͡ʃec]
(dosya)
Heceleme: ger‧çek
Osmanlı Türkçesi كرچك sözcüğünden nakledildi, o da Eski Anadolu Türkçesi girçek (doğru) sözcüğünden nakledildi, girtü (doğru), o da Ana Türkçe *kẹr-tü (doğru) sözcüğünden.[1] Moğolca гэрээ (geree, anlaşma) , гэрч (gerç, şahit) ile kıyaslanabilir.

gerçek (belirtme hâli gerçeği, çoğulu gerçekler)

Vikipedi
Vikipedi
gerçek hakkında Türkçe Vikipedi'de ansiklopedik bilgi bulabilirsiniz.
  1. doğruluk
    Bu laflarda gerçek payı ne kadar çoksa duygu payı da ondan az değildir. B. Felek
  2. gerçeklik
    Her hâlde o gün imparatorluğun ölümü apaçık bir gerçekti. H. E. Adıvar
  3. (felsefe) yalan olmayan, doğru olan şey, doğru, hakikat
    Esasen bizim için millî varlık ile istiklal ve hürriyet aynı gerçeğin çeşitli cepheleridir. - Mehmet Kaplan

Çekimleme

düzenle


Kelime birliktelikleri

düzenle

Türetilmiş kavramlar

düzenle

Çeviriler

düzenle

gerçek (karşılaştırma daha gerçek, üstünlük en gerçek)

  1. yalan olmayan
    O yürekler acısı fukara kafile, yüzlerinden gerçek acı aka aka ölü arkadaşlarının namazını kıldılar. Halikarnas Balıkçısı
  2. bir durum, bir nesne veya bir nitelik olarak var olan, varlığı inkâr edilemeyen, olgu durumunda olan, özbeöz, hakiki, reel
    Kâğıt paranın saymaca değeri varsa da gerçek değeri yoktur.
  3. aslına uygun nitelikler taşıyan, sahici
    Gerçek elmas. Gerçek hikâye.
  4. asıl, başlıca, temel
    Bir kişinin ahlaklı olması için, o benim dediğim gerçek ahlaka erişebilmesi için bir iç âlemi olmalıdır. N. Ataç
  5. doğadaki gibi olan, doğayı olduğu gibi yansıtan
    Bu peyzajdaki çiçekler son derece gerçek.
  6. yapay olmayan
  7. (felsefe) düşünülen, tasarımlanan, imgelenen şeylere karşıt olarak var olan

Eş anlamlılar

düzenle

Çeviriler

düzenle

Kaynakça

düzenle

Atasözleri

düzenle

Gagavuzca

düzenle
Eski Türkçe kärtü (kärtü)

gerçek

  1. gerçek

Türkmence

düzenle