Ayrıca bakınız: FAA, FAA, fáa, fa'a

İsveççe değiştir

Söyleniş değiştir

Köken 1 değiştir

Eski İsveççe fār sözcüğünden, o da Eski Norveççe fár sözcüğünden devralındı, o da Ana Cermence *fawaz sözcüğünden devralındı.

Ön ad değiştir

(färre minst (färst))

  1. az
Açıklamalar değiştir
färst sıfatının üstünlük şekli olup çok ender kullanılır. 20. asırda tamâmen unutulmuş olduğu farzedilirdi. Umumiyetle “minst” veye bir isim olarak kullanıldığında değişiklik yapılarak “det minsta antalet” (harfiyyen: “en az sayıda” veya “en küçük sayı”) kelimeleri ilave edilir kullanılır.
Zıt anlamlar değiştir

Köken 2 değiştir

Eski İsveççe sözcüğünden, o da Eski Norveççe sözcüğünden devralındı, o da Ana Cermence *fanhaną sözcüğünden devralındı; ayrıca Almanca fangen ve Hollandaca vangen.

Eylem değiştir

(får fick, fått )

  1. almak; avlamak (mesela av hayvanını, balığı, bir suçluyı)
    Hur mycket fisk fick ni? — Ne kadar balık yakaladın(ız)?
  2. almak; başarılı bir şekilde kandırmak, yakalamak.
  3. almak, birinin bir şeyi yapmasına sebep olmak
    ut honom därifrån! — Onu buradan çıkarın!
    Pavlov fick hundarna att dregla när middagsklockan ringde. — Pavlov, akşam yemeği zili çalınca köpeklerin ağzının suyunun akmasına sebep oldu.
  4. almak, eline geçmek
    Jag fick paketet idag. — Paketi bugün aldım.
  5. almak; halletmek, (hâle gelmesine) sebep olmak.
    Jag hoppas jag hinner det här gjort innan lunch. — Umarım bunu öğle yemeğinden önce halletmek için zamanım olur.
  6. (birşey için) müsade edilmek, yapmaya imkânı olmak
    Du får ta så många du vill. — İstediğin kadar alabilirsin.
  7. cevap almak
    Han fick "nej" som svar. — "Hayır" cevabını aldı.
  8. hastalığa yakalanmak
    Han har fått vinterkräksjukan. — Kış kusmasına yakalandı.
  9. mecbur kalmak, yapmak mecburiyetinde kalmak
    Om ingen annan vill, får jag göra det själv. — Başka birileri isterse yapmak mecburiyetinde kalırım.
  10. sayı yapmak; testte puan kazanmak
  11. (bir zarfla) bir şeyi yapmayı başarmak, genellikle bir harekete sebep olmak (mecazî veya hakîkî mânâda)
    Vi kan inte upp låset: det har rostat fast. — Kilidi amıyoruz: Paslanarak kapanmış.
    Regeringen fick igenom budgeten efter en lång debatt. — [[w:sv:Hükümet, uzun bir tartışmadan sonra bütçeyi [parlamentodan] geçirmeyi başardı.|Hükümet, uzun bir tartışmadan sonra bütçeyi [parlamentodan] geçirmeyi başardı.]]
Eş anlamlılar değiştir
Türetilmiş kavramlar değiştir

Ayrıca bakınız değiştir

  • ta emot (bir şeyin teslim edilmesinin fizikî fiili)