hâlletmek
Türkçe değiştir
Köken değiştir
- Osmanlı Türkçesi حل ایتمك (Arapça خَالّ (ḫāll) + Osmanlı Türkçesi ایتمك, hâll + etmek, hâlletme + -k)
Söyleniş değiştir
Eylem değiştir
hâlletmek (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi hâlletir)
- Bir cismi bir sıvı içinde eritmek.
- Güç görünen bir olay veya hâle çözüm yolu bulmak.
- "Bir arkadaşa, sinema işlerinden anlayan bir arkadaşa bu konuşmayı anlattığım zaman o muammayı hâlletti." — N. Hikmet
- Müspet neticeye bağlamak, yoluna koymak.
- "Bakınız, tesadüf bunu ne kadar güzel düşünüp hâlletti." — M. Ş. Esendal
- (halk ağzı) Bir yemeği yenecek hâle getirmek.
- (argo) Cinsî ilişki kurmak.
- Irz düşmanı evvelâ kızın annesini, sonra da kendisini hâlletti.
- (matematik) Çözmek
Çekimleme değiştir
hâlletmek eyleminin çekimi
Zıt anlamlılar değiştir
Üst kavramlar değiştir
Türetilmiş kavramlar değiştir
Çeviriler değiştir
bir işi yapmak
|
Kaynakça değiştir
- Türk Dil Kurumuna göre "hâlletmek" maddesi