hammer
İngilizce
değiştirAd
değiştirhammer (çoğulu hammers)
- (aletler) çekiç
- She looked for a hammer to hit the nail.
- Çiviyi çakmak için bir çekiç aradı.
- She looked for a hammer to hit the nail.
- (biyoloji, anatomi) orta kulakta yer alan küçük bir kemik, çekiç kemiği
- The hammer transmits sound waves through vibration to the anvil and stirrup.
- Çekiç, ses dalgalarını titreşim yoluyla örs ve üzengiye iletir.
- The hammer transmits sound waves through vibration to the anvil and stirrup.
- (aletler, silahlar) ateşli silâhlarda yer alan metal parça, horoz
- (müzik aletleri) piyanoda tuş ve teller arasında yer alan metal parça
- (spor) atletizmde bir branş olan çekiç atmada kullanılan metal alet
Eylem
değiştirhammer (üçüncü tekil kişi geniş zaman hammers, şimdiki zaman hammering, geçmiş zaman ve yakın geçmiş zaman hammered)
- çekiçle bir cisme defalarca vurmak, çakmak, çekiçlemek
- (insan aktivitesi, spor) bir oyunda, sporda veya yarışmada rakipleri yenmek
- (finans, borsa) hisselerin düşüş yaşaması, satış yemek
- 2020 - Adam Hamilton. Gold Stocks Are Bracing For A Seasonal Plunge.
- “The gold miners’ stocks have just been hammered, plunging to new correction lows.”
- Altın madencilerinin hisse senetleri satış yiyerek yeni düzeltme seviyesine ulaştı.
- “The gold miners’ stocks have just been hammered, plunging to new correction lows.”
- 2020 - Adam Hamilton. Gold Stocks Are Bracing For A Seasonal Plunge.
- birini veya bir şeyi ağır şekilde eleştirmek