kütük
Türkçe
düzenleAd
düzenlekütük (belirtme hâli kütüğü, çoğulu kütükler) kütük -ğü
- Kenara iri zeytin kütükleri istif edilmişti. - R. H. Karay
- Bir köşe başında, yüksekçe bir kütüğün üstüne oturmuş biri nal dövüyordu. - Y. Kemal
- kesimden sonra ağaç gövdesinin toprakta kalan bölümü
- Çamlıkları yarıyoruz, ağaçların kütüklerinden atlıyoruz, ne bir köy ne bir ses var. - M. Ş. Esendal
- asma fidanı
- Kütüklerin üstündeki koruklara otlar tırmanan bahçeyi bir daha geçiyoruz. - F. R. Atay
- resmî kayıt defteri, ana defter
- nüfus kütüğü
- (bilişim) bir arada işlenen ve birbirleriyle ilgili olan kayıtların tümü
- (madencilik) kütük demir
- görgüsüz, kaba kimse
- Biraz sonra bizim kütük, kanepenin üstüne oturmuş, ayaklarıyla yerdeki yaprakları eziyordu. - H. E. Adıvar
Deyimler
düzenleKaynakça
düzenle- Türk Dil Kurumuna göre "kütük" maddesi
Çeviriler
düzenleAtasözleri
düzenleÇağatayca
düzenleGagavuzca
düzenleAd
düzenlekütük
- (ahşap) kütük
Köken
düzenle- Eski Türkçe kütük
Kaynakça
düzenle- Etymological Dictionaries - Andras Rajki
- KÚNOS, Dr. Ignaz (1902). Şeyh Süleyman Efendi, Çağatayca-Osmanlıca Sözlük. Budapeşte: Section Orientale de la Société Ethnographique Hongroise.