karikatür
Türkçe
değiştirAd
değiştirkarikatür (belirtme hâli karikatürü, çoğulu karikatürler)
- [1] İnsan ve toplumla ilgili her tür olayı konu alarak mübalağlı bir şekilde veren, düşündürücü ve güldürücü çizim
- [2] (mecaz) Beceriksizce yapılmış şey
Örnekler
değiştir- [1] "Bu çehreye öyle bön, öyle kaba bir hâl çökmüştü ki hiçbir karikatür bunu tasvir edemez." - R. N. Güntekin.
- [1] "Birkaç yıl öncesinin karikatürlerinde koskoca bir transatlantikte tek başına balayı seyahatine çıkan milyarderler." - Ahmet Hamdi Tanpınar, Mahur Beste.
- [1] "Bol siyah beyaz fotoğraf, daha çok yabancı karikatür" - Adalet Ağaoğlu, Başka Karşılaşmalar.
- [1] “Züleyha, ara sıra bir yerini getirerek bu tarzda bir hayatın acı, zalim karikatürlerini yaptıkça...” - Reşat Nuri Güntekin, Eski Hastalık.
- [1] “Bunların türlü türlü karikatürlerle terzil edildiklerini hep temaşa eyledi." - Ahmet Midhat Efendi, Jön Türk.
- [1] “Beride üç dört fırça darbesiyle güverte yolcularının karikatürünü çizip çıkarıveren şakacı, müstehzi Cenab'ın aynı değildir.” - Ruşen Eşref Ünaydın, Hatıralar I.
- [1] “Bizimkiler Araplara ‘Abdül’ adını taktı, Abdül fıkraları ve karikatürlerinin haddi hesabı yok." - Buket Uzuner, Uzun Beyaz Bulut (Gelibolu)
- [1] “Ama bu karikatürlerin arkasındaki insanları tanırız.” - Cemil Meriç, Kırk Ambar.
- [1] “Fakat söze karışmayıp bir köşede büzülüp oturur, ertesi gün Eleni’ye akşamki misafirin bir karikatürünü yapardı.” - Memduh Şevket Esendal, Miras.
- [2] Ev karikatürü
- [2] “Paris için ne düşünüyorsan, bil ki, hepsi yanlış, hepsi karikatür.” - Peyami Safa, Yalnızız.
- [2] “Bir baştan bir başa karikatür…” - Necip Fazıl Kısakürek, Aynadaki Yalan.
Köken
değiştirEş anlamlılar
değiştir- [2] taslak
Üst kavramlar
değiştir- [1] çizim
Türetilmiş kavramlar
değiştir- [*] karikatürce, karikatürcü, karikatürcük, karikatürken, karikatürle, karikatürlü, karikatürse, karikatürsü, karikatürsüz
Söyleniş
değiştirHeceleme
değiştir- Heceleme: ka‧ri‧ka‧tür
Çeviriler
değiştirçeviriler
|
Kaynakça
değiştir- Vikipedi'de karikatür