Türkçe

değiştir

oynatmak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi oynatır)

  1. oynamasını sağlamak
    Bir curcuna havası söyledi ve salondakilerin hepsini oynattı. - Peyami Safa
  2. -i kımıldamasına yol açmak
    Elindeki kamçıyı oynatarak güneş altında yanan ovalarda gözlerini gezdirdi. - Memduh Şevket Esendal
  3. herhangi bir canlıya istenilen hareketleri yaptırmak:
    Ayı oynatmak.
  4. bir araç, gereç kullanmak
    Akıllı bir adam mermer üzerinde keser oynatır mı? - Ömer Seyfettin
  5. aklını yitirmek
    Sizinle iki gün daha çalışsam aklımı oynatabilirim. - Falih Rıfkı Atay
  6. (mecaz) korkutmak, heyecanlandırmak
    Yüreğimi oynattın.
  7. (mecaz) herhangi bir ödevi yerine getirmeyerek karşı tarafı düzenle oyalamak
    Borçlu alacaklıyı iki aydır oynatıyor.
  8. (tiyatro) sahneye koymak
    Bu ramazan geceleri Karagöz oynatacağız. - Halide Edip Adıvar

Deyimler

değiştir

Çeviriler

değiştir

Kaynakça

değiştir

Eski Türkçe

değiştir
Düzenleme yapıldıktan sonra bu not silinmelidir.
  1. oynatmak