berechtigen (yetkilendirmek) fiilinen köküne -ung türetme eki eklenerek meydana getirilmiştir.

Söyleniş

değiştir
  • IPA(anahtar): [bəˈʁɛçtɪɡʊŋ]
  • (dosya)
  • Kafiyeler: -ɛçtɪɡʊŋ
  • Heceleme: Be‧rech‧ti‧gung

Berechtigung d (tamlayan hâli Berechtigung, çoğulu Berechtigungen)

  1. bir şeyin doğruluğu
    Die Berechtigung meines Einspruchs wurde anerkannt, da die Rechtmäßigkeit der Fakten richtig dargestellt wurde. — Vakıaların hukuka uygunluğunun doğru bir şekilde ortaya konulması sebebiyle itiraz hakım kabul edildi.
    „Zwischen 1824 und 1891 darf mit einiger Berechtigung von einem zweiten saudischen Staat gesprochen werden, auch wenn dieser nie die Ausmaße des ersten erreichte und sich verschiedene Familienflügel in der Herrschaft ablösten.“ — 1824 ile 1891 seneleri arasında, hiçbir zaman ilkinin ebatlarına ulaşmamış ve farklı aile kanatlarının idâreyi ele geçirmelerine rağmen, ikinci bir Suudi devletinin varlığının olduğu haklı olarak söylenebilir.[1]
    „Prinzessin Marja seufzte betrübt und räumte mit diesem Seufzer die Berechtigung dessen ein, was Natascha gesagt hatte, musste ihr aber doch widersprechen.“ — Prenses Marja üzüntüyle içini çekti ve bu iç çekişle Natasha'nın söylediklerinin haklılığını kabul etti, ancak onuna itiraz etmek mecburiyetinde kaldı.[2]
  2. hak, salahiyet, yetki
    Du hast die Berechtigung, die Schule zu betreten. — Okula girmek için yetkiniz var.

Eş anlamlılar

değiştir

Alt kavramlar

değiştir

Türetilmiş kavramlar

değiştir

Kaynakça

değiştir

Ek okumalar

değiştir
  1. Herner Fürtig. "Historisch gewachsene Symbiose: Das Haus Saud und die Wahhabiyya".
  2. Leo N. Tolstoi (1971). Krieg und Frieden, 1451.