Türkçe değiştir

Eylem değiştir

bulaşmak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi bulaşır) -ır

  1. bir nesne, üzerine sürülen bir şey yüzünden kirlenmek
    Tabak bulaştı.
  2. -e istenilmeyen bir madde bir şeye sürülmek
    Yüzüne gözüne yer yer kepek bulaşmıştı. - Sait Faik Abasıyanık
  3. -e hastalık geçmek, sirayet etmek
    Çocuğa suçiçeği bulaşmış.
  4. -e çatmak, sataşmak, tedirgin etmek
    Atiye'nin ters ters yüzüne bakmasına aldırmadan yerde bir dirseğinin üstüne uzanmış keyifle yatan Seyit'e bulaştı. - Lâtife Tekin
  5. -e istemeden veya rastlantı sonucu bir işe karışmak
    Seninle hiç alakası olmayan bu işe bulaşmak istemiyorsun. - Ahmet Ümit

Çeviriler değiştir

Kaynakça değiştir

Türkmence değiştir

Eylem değiştir

bulaşmak

  1. bulanmak (hava)
  2. birbirine karışmak

Kaynakça değiştir

  • Atacanov, Ata (1922). Türkmendolu Yir Sözlüğü.