duymak
TürkçeDeğiştir
EylemDeğiştir
duymak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi duyar) -ar
- (fizyoloji) işitmek, ses almak
- Çamaşırcı Fatma kadın annemin duymayan kulaklarına yalvarıyor. - Y. Z. Ortaç
- bilgi almak, öğrenmek, haber almak
- Bir köylüden burada avlandığınızı duydum. - Halikarnas Balıkçısı
- dokunma, koklama vb. duyularla algılamak, hissetmek
- Yüzme denilen mucizeyi ancak beş altı sene sonra avuçlarımızın içinde duyabilecektik. - B. R. Eyuboğlu
- nesnelere dokunmakla onların sıcaklık, soğukluk, sertlik, ağırlık, hareket vb. fizik durumlarından bilgi edinmek, hissetmek
- Elimin üzerinde bir böceğin gezdiğini duydum.
- sezmek, fark etmek, hissetmek
- Güzel olmasın fakat ruhu olsun, bir şey duysun. - H. C. Yalçın
ÇevirilerDeğiştir
çeviriler
|
KaynakçaDeğiştir
- Türk Dil Kurumuna göre "duymak" maddesi