İngilizce değiştir

Köken değiştir

Eski İngilizce þæt, Proto-Cermence þat.

Söyleniş değiştir

Adıl değiştir

that

  1. daha önceden bahsi geçmiş bir şeyden bahsederken kullanılır.
    That's a good idea. — Bu iyi bir fikir.
  2. konuşmacı tarafından duyulan veya gözlenen belirli bir şeyi belirtmekte kullanılır.
    That's his wife over there. — Bu hanımı.
  3. (bilhassa Britanya'da, teklifsiz konuşma) yapılan bir yoruma tamamen katılındığını belirtmek amacıyla kullanılır.
    "He is a fussy." "He is that. — "O telaşlı." "Öyledir.
  4. (belgisiz adıl): şu, şurası
  5. (işaret adılı): o, şu, şurası
    This is stronger than that. — Bu ondan daha güçlü.

Ayrıca bakınız değiştir

İngilizce işaret adılları
yakın uzak
Tekil this that
Çoğul these those

Bağlaç değiştir

that

  1. birbiriyle ilişkili cümleleri bağlamakta kullanılır.
    He seemed pleased that I wanted to continue. — Devam etmek istememden memnun görünüyordu.
    She was so tired that she couldn't think. — O derece yorgundu ki düşünemiyordu.
  2. tanımlama cümlelerinde which, who, when veya whom yerine kullanılır.
    the woman that owns the place — o yere sahip olan o kadın
    the year that Anna was born — Anna'nın doğduğu o sene
  3. (edebiyat) dilek veya pişmanlık belirtirken kullanılır.
    Oh, that he could be restored to health!  — Ah, sıhhatine kavuşabilseyydi!

Ön ad değiştir

that (karşılaştırma more that, üstünlük most that)

  1. benzerlerinden bâzı şekillerde ayrılan, imtiyazlı olan bir şeyden bahsederken kullanılır.
    "I have always envied those people who make their own bread." — Kendi ekmeklerini yapan o insanları hep kıskanmışımdır.# daha önceden bahsi geçmiş bir şeyden bahsederken kullanılır
    Seven people died in that incident. — O hadisede yedi insan öldü.
  2. iki şeyden konuşmacıya daha uzakta olanı nitelemekte kullanılır; "şu" (bazen de gelebilir.)
  3. konuşmacı tarafından duyulan veya gözlenen belirli bir şeyi nitelemekte kullanılır.
    "Look at that chap there." — "Şu tipe bak."
  4. (halk ağzı) çok
    "I was that embarrassed!" — O denli uyanmıştım ki.