Türkçe

düzenle

Söyleniş

düzenle
  • IPA(anahtar): /bes.ɫe.ˈmec/
  • Heceleme: bes‧le‧mek

beslemek (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi besler)

  1. bir şeyi korumak veya sağlamca durmasını sağlamak için çevresini veya altını desteklemek, doldurmak, pekiştirmek
    Bacaklarımızın altını iki sabun çuvalı ve atların yem torbalarıyla besleyerek sırtüstü yattık. R. N. Güntekin
  2. çoğaltmak, eklemek, katmak
    Ateş zayıfladıkça besliyor, ateşe gömdükleri mısırlar piştikçe misafirin eline tutuşturuyorlardı. N. Cumalı
  3. semirtmek
  4. yedirmek
    Pembe ekmekler kızartacak, üstlerine tereyağı, reçel, havyar sürecek, onu eliyle besleyecekti. H. E. Adıvar
  5. yetiştirmek
    Herkes kanarya, kedi, köpek beslemez ya! H. Taner
  6. yiyecek ve içeceğini sağlamak
    Okulun artıklarıyla otuz kişiden fazla insan besliyorduk. H. E. Adıvar
  7. (mecaz) bir duyguyu gönülde yaşatmak
    Uzun müddetten beri şiddetle beslediği bir histi. Y. K. Beyatlı
  8. (mecaz) maddî yardım yapmak

Çekimleme

düzenle

Zıt anlamlılar

düzenle

Atasözleri

düzenle

Deyimler

düzenle

Türetilmiş kavramlar

düzenle

Çeviriler

düzenle

Kaynakça

düzenle

Türkmence

düzenle

Söyleniş

düzenle
  • Heceleme: bes‧le‧mek