Türkçe

değiştir

Söyleniş

değiştir
  • Heceleme: bo‧zuk

bozuk (belirtme hâli bozuğu, çoğulu bozuklar)

  1. (para) bozuk para, madenî para
    Hiç olmazsa birkaç kuruş bozuk ver! - M. Ş. Esendal

Çeviriler

değiştir

bozuk (karşılaştırma daha bozuk, üstünlük en bozuk)

  1. bozulmuş olan
    Daracık ve bozuk kaldırımlardan çamurlu sular akıyordu. - T. Buğra
  2. (anatomi) görevini yapamaz duruma gelmiş
    Ağzındaki birkaç bozuk dişten şüphe ettim. - R. N. Güntekin
  3. (mecaz) gergin, huzursuz, karışık, kötümser
    Bozgun sırasında Ankara'da meclisin havası pek bozuktu. - F. R. Atay
  4. (mecaz) kızgın, sıkıntılı
    Süleyman'ı adada yüzü o kadar bozuk ve korkunç buldu ki. - H. E. Adıvar

Deyimler

değiştir

Çeviriler

değiştir

Kaynakça

değiştir