gelmek
TürkçeDüzenle
SöylenişDüzenle
EylemDüzenle
gelmek (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi gelir) -ir
- ulaşmak, varmak
- Gurbetten gelmişim yorgunum hancı / Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş. - B. S. Erdoğan
- getirmek
- Adamı Ödemiş'ten aldım geldim, her masrafını çektim. - N. Cumalı
- oturmaya, ziyarete gitmek
- Dün akşam amcamlar bize geldi.
- isabet etmek
- Attığı top gözüme geldi.
- varlığını sürdürmek, yaşamak, intikal etmek
- Eski çağlardan birçok anıt çağımıza kadar gelmiştir.
- ortaya çıkmak, doğmak
- belli bir süre dolmak
- Vakit kuşluğu aşmış, öğleye geliyordu. - N. Cumalı
- belli bir zamana ulaşmak
- kadar olmak
- Boyu ancak omzuna geliyor.
- çıkmak, yönelmek
- Merak etme, ondan kimseye kötülük gelmez.
- izlemek, takip etmek
- Çocuklar arkadan geliyordu.
- bir yerden alınıp bir yere ulaştırılmak
- Kahve Brezilya'dan geliyor.
- katılmak, eklenmek
- Türkçede ekler sözcüklerin sonuna gelir.
- türemek
- daha önce üzerinde durulmuş olan bir konuya yeniden dönmek
- Şimdi sözü burada kesip asıl konumuza gelelim.
- sonuç çıkmak
- Bu davranışlardan ne gelir bilinmez.
- dayanmak, tahammül etmek
- Birazcık üşütmeye gelmiyor, hemen hastalanıyor.
- kendine yapılan herhangi bir davranış veya durumu iyi karşılamak
- Kadri o adamlardandır ki iyi davranmaya, yüz vermeye gelmez. - M. Ş. Esendal
- Bizim baştan savma işe gelmediğimizi bilirsin. - R. H. Karay
- bir şeye sonradan inanmak, doğruluğuna hak vermek, eğilim göstermek, kabul etmek
- Dediğime geldiniz mi?
- etkisini herhangi bir biçimde göstermek
- Buranın havası iyi geldi. Burası bana çok sıcak geldi.
- kazanılmak, sağlanılmak
- Çiftlikten onlara ayda beş yüz milyon lira gelir.
- uymak
- Bu ayakkabı sana küçük gelir.
- olmak, -e uğramak
- Felç gelmek. Başımıza bir bela geldi.
- akmak
- Burnundan kan geldi. Musluktan su gelmiyor.
- düşmek, rast gelmek
- Buraya ışık gelmiyor.
- görünmek, sanılmak
- Baygın da olsa yabancı bir kadını böyle kucağında tutmak ona pek ayıp bir şey gibi geldi. - H. Taner
- uygun düşmek
- Caddelerde oturmaya gelmez. - Ö. Seyfettin
- başlamak, ortaya çıkmak
- mal olmak
- Bu bardakların tanesi yüz liraya geldi.
- biriyle birlikte gitmek
- Ben İstanbul'a gidiyorum, benimle gelir misiniz?
- ihtiyaç anlatan deyimler kurmaya yarayan bir eylem
- Uykusu gelmek.
- (yardımcı eylemler) kök veya gövdeleri sonuna -a (-e) eki almış eylemlere gelerek süreklilik bildiren birleşik eylemler oluşturur
- .Alışageldiğimiz bir anlamı vardı.
- -mez, -mezlik ile birlikte yapmacık anlatan deyimler yapar
- Görmezlikten gelmek. İşitmezlikten gelmek.
- yönelme durumundaki bazı sözcüklere getirilerek birleşik eylem yapar
- Yola gelmek. Meydana gelmek. Hatıra gelmek. Akla gelmek.
- -dikçe, -esi biçiminde kullanılan ön ad-eylem eklerinden sonra geldiğinde önceki eylemle alakalı olarak pekiştirilmiş bir istek ve sürerlik bildiren bir eylem
- Baktıkça bakası gelmek. Yedikçe yiyesi gelmek.
- herhangi bir sırada bulunmak
- Başta gelmek. Önde gelmek. Birinci gelmek.
ÇekimlemeDüzenle
gelmek eyleminin çekimi
DeyimlerDüzenle
Üst kavramlarDüzenle
Alt kavramlarDüzenle
Türetilmiş kavramlarDüzenle
Yardımcı eylemDüzenle
gelmek
- kök veya gövdeleri sonuna -a (-e) eki almış eylemlere gelerek süreklilik bildiren birleşik eylemler oluşturur
ÇevirilerDüzenle
çeviriler
|
KaynakçaDüzenle
- Türk Dil Kurumu: "gelmek"
TürkmenceDüzenle
EylemDüzenle
gelmek