Türkçe değiştir

Köken değiştir

Osmanlı Türkçesi گلمق(gelme + -k).

Söyleniş değiştir

Eylem değiştir

gelmek (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi gelir)

  1. -dikçe, -esi şeklinde kullanılan sıfat-fiil eklerinden sonra geldiğinde önceki fiille alakalı olarak pekiştirilmiş bir istek ve sürerlik bildiren bir eylem
    Baktıkça bakası gelmek. Yedikçe yiyesi gelmek.
  2. -e uğramak, olmak
    Başımıza bir bela geldi. Felç gelmek.
  3. -maz(lık)/-mez(lik) ile birlikte yapmacık anlatan deyimler yapar
    Görmezlikten gelmek. İşitmezlikten gelmek.
  4. akmak
    Burnundan kan geldi. Musluktan su gelmiyor.
  5. başlamak, ortaya çıkmak
  6. belli bir süre dolmak
    Vakit kuşluğu aşmış, öğleye geliyordu. — N. Cumalı
  7. belli bir zamana ulaşmak
  8. bir yerden alınıp bir yere ulaştırılmak
    Kahve Brezilya'dan geliyor.
  9. bir şeye sonradan inanmak, doğruluğuna hak vermek, eğilim göstermek, kabul etmek
    Dediğime geldiniz mi?
  10. biriyle birlikte gitmek
    İstanbul'a gidiyorum, benimle gelir misiniz?
  11. çıkmak, yönelmek
    Merak etme, ondan kimseye kötülük gelmez.
  12. daha önce üzerinde durulmuş olan bir konuya yeniden dönmek
    Şimdi sözü burada kesip asıl konumuza gelelim.
  13. dayanmak, tahammül etmek
    Birazcık üşütmeye gelmiyor, hemen hastalanıyor.
  14. doğmak, ortaya çıkmak, tezahür etmek, zuhur etmek
  15. düşmek
    Buraya ışık gelmiyor.
  16. eklenmek, katılmak
    Türkçede ekler kelimelerin sonuna gelir.
  17. etkisini herhangi bir şekilde göstermek
    Buranın havası iyi geldi. Burası bana çok sıcak geldi.
  18. getirmek
    Adamı Ödemiş'ten aldım geldim, her masrafını çektim. — N. Cumalı
  19. görünmek, sanılmak
    Baygın da olsa yabancı bir kadını böyle kucağında tutmak ona pek ayıp bir şey gibi geldi. — H. Taner
  20. herhangi bir sırada bulunmak
    Başta gelmek. Birinci gelmek. Önde gelmek.
  21. ihtiyaç anlatan deyimler kurmaya yarayan bir fiil
    Uykusu gelmek.
  22. isabet etmek
    Attığı top gözümegeldi.
  23. izlemek, takip etmek
    Çocuklar arkadan geliyordu.
  24. kadar olmak
    Boyu ancak omzuna geliyor.
  25. kazanılmak, sağlanılmak
    Çiftlikten onlara ayda beş yüz milyon lira gelir.
  26. kendine yapılan herhangi bir davranış veya hâli iyi karşılamak
    Kadri o adamlardandır ki iyi davranmaya, yüz vermeye gelmez. — M. Ş. Esendal
    Bizim baştan savma işe gelmediğimizi bilirsin. — R. H. Karay
  27. mal olmak
    Bu bardakların tanesi yüz liraya geldi.
  28. oturmaya, ziyarete gitmek
    Dün akşam amcamlar bize geldi.
  29. sonuç çıkmak
    Bu davranışlardan ne gelir bilinmez.
  30. türemek
  31. ulaşmak, varmak
    Gurbetten gelmişim yorgunum hancı / Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş. — B. S. Erdoğan
  32. uygun düşmek
    Caddelerde oturmaya gelmez. — Ö. Seyfettin
  33. uymak
    Bu ayakkabı sana küçük gelir.
  34. varlığını sürdürmek, yaşamak, intikal etmek
    Eski çağlardan birçok âbide çağımıza kadar gelmiştir.
  35. yönelme hâlindeki bazı kelimelere getirilerek birleşik eylem yapar
    Akla gelmek. Hatıra gelmek. Meydana gelmek. Yola gelmek.

Çekimleme değiştir

Zıt anlamlılar değiştir

Üst kavramlar değiştir

Alt kavramlar değiştir

Deyimler değiştir

Türetilmiş kavramlar değiştir

Çeviriler değiştir

Yardımcı eylem değiştir

gelmek

  1. kök veya gövdeleri sonuna -a (-e) eki almış fiillere gelerek süreklilik bildiren birleşik fiiller oluşturur
    Alışageldiğimiz bir anlamı vardı.

Alt kavramlar değiştir

Kaynakça değiştir

Türkmence değiştir

Söyleniş değiştir

  • Heceleme: gel‧mek

Eylem değiştir

gelmek

  1. gelmek
  2. meydana gelmek