parça
TürkçeDüzenle
KökenDüzenle
AdDüzenle
parça (belirtme hâli parçayı, çoğulu parçalar) -sı
- bir bütünden ayrılan, ayrı sayılan veya artakalan şey
- Yolun bu parçası bozuk.
- bir bütünden kopma, kırılma, yırtılma vb. yoluyla ayrılmış bölüm, lime
- Alınacakları bir gece önceden küçük bir karton parçasına yazmıştır." - Haldun Taner
- birkaçı bir araya geldiğinde bütünü oluşturan şeylerin her biri, modül
- On parçadan yapılmış bir oda takımı.
- tane
- Üç parça elbiselik kumaş.
- (müzik) müzik parçası, müzik eseri
- pasaj
- Hayatımın en acı ve tatlı saatleri bunun başında geçti, eserimin en güzel parçalarını onun kenarında yazdım. - Reşat Nuri Güntekin
- nesne
- Bu defaki gidişimizde, eşyamızın arasında taç gibi değerli bir parça da vardı. - Ayla Kutlu
- (mecaz) küçümseme ve değersiz sayma bildiren söz
- Bir çoban parçasısın, olmasa bile koyun. Daima eğeceksin başkalarına boyun. - Kemalettin Kamu
- (argo) güzel, alımlı kız veya kadın
DeyimlerDüzenle
ÇevirilerDüzenle
|
KaynakçaDüzenle
- Türk Dil Kurumu: "parça"
AzericeDüzenle
AdDüzenle
parça
- parça
GagavuzcaDüzenle
KökenDüzenle
- Lütfen bir dil kodu girin. پارچه (pârçe)
AdDüzenle
parça
- parça
KaynakçaDüzenle
- Etymological Dictionaries - Andras Rajki
TürkmenceDüzenle
AdDüzenle
parça
- parça
KaynakçaDüzenle
- Atacanov, Ata (1922). Türkmendolu Yir Sözlüğü.