Ayrıca bakınız: siki

Türkçe

değiştir

Osmanlı Türkçesi صیقی‎ sözcüğünden devralındı.

sıkı (belirtme hâli sıkıyı, çoğulu sıkılar)

  1. disiplin
  2. zorlayıcı durum
    Sıkıya gelmemek. Sıkıyı görünce kaçtı.
  3. ağızdan dolma ateşli silahlarda, barut ve kurşunun üstünden namluya sokulup bastırılan bez ve kâğıt parçaları vb. şeylerin tümü
    İlk sıkıyı babam attı. - S. Kocagöz

Deyimler

değiştir

Kaynakça

değiştir

Çeviriler

değiştir

Belirteç

değiştir

sıkı

  1. sıkıca, iyice
    Sıkı giyinmek.

Çeviriler

değiştir

sıkı (karşılaştırma daha sıkı, üstünlük en sıkı)

  1. dar
    Sıkı bir kemer.
  2. iyice sıkıştırılmış, doldurulmuş, tıkız, gevşek olmayan
    Sıkı denk.
  3. zorlu, güçlü ve etkili
    En sıkı ve katı bir merkeziyet sistemi, bugün diğer faaliyet merkezlerini bloke edebilir. - B. Felek
  4. dikkatli, titiz ve göz yummadan uygulanan
    Ankaralılarla münasebetlerinde her zaman sıkı bir ahlak ve seviye kontrolüne tabi tutuldu. - Y. K. Karaosmanoğlu
  5. ilkelerine çok bağlı, hoşgörüsü olmayan, katı
  6. yoğun
    Samsun'a geldiğimi ve kendisiyle daha sıkı temasta bulunmak istediğimi bildirdim.** - Atatürk
  7. cimri
  8. güçlü ve çabuk, hızlı
    Karabalçıklı çiftliği, kasabadan sıkı yürüyüşle bir saat çeker. - R. N. Güntekin

Çeviriler

değiştir