Türkçe

düzenle

Söyleniş

düzenle
  • IPA(anahtar): /ky.ˈt͡ʃyc/
  • Heceleme: kü‧çük
Osmanlı Türkçesi كوچوك sözcüğünden devralındı, Eski Türkçe kiçik (kiçik) sözcüğünden.

Zıt anlamlılar

düzenle

küçük (belirtme hâli küçüğü, çoğulu küçükler)

  1. derece, makam, rütbe bakımından daha aşağı olan kimse

Çekimleme

düzenle

Kelime birliktelikleri

düzenle

Türetilmiş kavramlar

düzenle

Çeviriler

düzenle

küçük (karşılaştırma daha küçük, üstünlük en küçük)

  1. boyutları, benzerlerininkinden daha ufak olan
    eş anlamlısı: mikro
    Duvar, çeşitli küçük kâğıtlara basılmış resimlerle kaplıydı. A. Kutlu
  2. değersiz, ehemmiyetsiz, kıymetsiz, önemsiz
    Bu iyi, temiz, sıhhatli küçük insanların uykusu bambaşka bir şey.Sâit Fâik Abasıyanık S. F. Abasıyanık
  3. geri aşamada
    Küçük bir memurdu.
  4. kısık, parlak olmayan
    Küçük, tatlı bir sesle kovboy şarkıları söyledi. R. H. Karay
  5. niceliği az olan
    Kimseden en küçük bir alaka görmüyordum. S. F. Abasıyanık
  6. niteliği aşağı olan
    Küçük adam evine dönerken saldırıya uğradı.
  7. yaşı daha az olan
    Zaten galiba en küçük oğlun ölümcül bir hastalığı olduğuna hiçbirimiz inanmak istemiyorduk. A. Ağaoğlu

Atasözleri

düzenle

Deyimler

düzenle

Çeviriler

düzenle

Kaynakça

düzenle

Gagavuzca

düzenle
Eski Türkçe kiçik (kiçik).

Söyleniş

düzenle
  • Heceleme: kü‧çük

küçük

  1. küçük
    zıt anlamlısı: büyük