küçük
TürkçeDüzenle
SöylenişDüzenle
HecelemeDüzenle
- Heceleme: kü‧çük
KökenDüzenle
AdDüzenle
küçük (belirtme hâli küçüğü, çoğulu küçükler) -ğü
- (din) küçük abdest
- makam, rütbe, derece bakımından daha aşağı olan kimse
ÇevirilerDüzenle
|
Karşıt anlamlılarDüzenle
Ön adDüzenle
küçük (karşılaştırma daha küçük, üstünlük en küçük)
Yalın | Karşılaştırma | Üstünlük |
---|---|---|
küçük | daha küçük | en küçük |
- boyutları, benzerlerininkinden daha ufak olan, mikro, büyük karşıtı
- Duvar, çeşitli küçük kâğıtlara basılmış resimlerle kaplıydı. - A. Kutlu
- yaşı daha az olan
- Zaten galiba en küçük oğlun ölümcül bir hastalığı olduğuna hiçbirimiz inanmak istemiyorduk. - A. Ağaoğlu
- niceliği az olan
- Kimseden en küçük bir alaka görmüyordum. - S. F. Abasıyanık
- niteliği aşağı olan
- Küçük adam.
- geri aşamada
- Küçük bir memur.
- değersiz, önemsiz
- Bu iyi, temiz, sıhhatli küçük insanların uykusu bambaşka bir şey. - S. F. Abasıyanık
- kısık, parlak olmayan
- Küçük, tatlı bir sesle kovboy şarkıları söyledi. - R. H. Karay
SöylenişDüzenle
HecelemeDüzenle
- Lütfen bir dil kodu girin.
DeyimlerDüzenle
Sözcük birliktelikleriDüzenle
Türetilmiş kavramlarDüzenle
ÇevirilerDüzenle
|
KaynakçaDüzenle
- Türk Dil Kurumu: "küçük"
AtasözleriDüzenle
GagavuzcaDüzenle
Ön adDüzenle
küçük
- [1] küçük
KökenDüzenle
- Eski Türkçe کوچوک (kiçik, kiçük, küvüç)