Türkçe

değiştir

kestirmek (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi kestirir)

  1. kesme işini yaptırmak
    Köyde kefenlik bez olmadığı için Selim sandalın yelkenini kestirip kefen diktirdi. - Halikarnas Balıkçısı
  2. akıl yolu ile gerçeğe yakın bir yargıya varmak, tahmin etmek
    Ben bu kadar şeyi kestiremez miyim? - M. Ş. Esendal
  3. kesilmesini sağlamak, kesilmesine yol açmak
    Bebeğin sütünü limon sıkarak kestirdi.
  4. karar vermek
    Söze nereden, nasıl başlayacağımı kestiremiyorum. - H. Taner
  5. kısa bir süre uyumak, şekerleme yapmak
    Rahmi peykenin köşesine büzülmüş, kestiriyordu. - B. Felek
  6. anlamak, farkına varmak
    Bu çocuk zaten hâlâ durumunu kestirememiştir. - B. Felek

Çeviriler

değiştir

Kaynakça

değiştir