Ayrıca bakınız: déad

İngilizce değiştir

Köken değiştir

Orta İngilizce ded, deed, o da Eski İngilizce dēad, o da Proto-Cermence ded.

Söyleniş değiştir

değiştir

dead (çoğulu dead)

  1. (tekil) Soğuğun, karanlığın ve durgunluğun en yoğun olduğu zaman.
    The dead of night. The dead of winter. — Gecenin ölüleri. Kışın ölüleri.
  2. (çoğul) Ölmüş olan kişiler.
    Have respect for the dead. — Ölülere saygı duy.

Belirteç değiştir

dead

  1. tam (doğru)
    He hit the target dead in the centre. — Hedefi tam ortasından vurdu.
  2. (argo) aşırı
    He’s dead stupid. — O aşırı salak/sarsalak.
  3. (argo) çok
    She’s dead sexy. — O çok seksi.

Eylem değiştir

dead (üçüncü tekil kişi geniş zaman deads, şimdiki zaman deading, geçmiş zaman ve yakın geçmiş zaman deaded)

  1. (gücünü almak) öldürmek
    Heaven's stern decree, / With many an ill, hath numbed and deaded me. — Cennet'in çetin emri, / Birçok hastalıkla beni uyuşturdu ve öldürdü.
  2. (argo) öldürmek
    This dude at the club was trying to kill us so I deaded him, and then I had to collect from Spice. — Kulüpteki bu herif bizi öldürmeye çalışıyordu, ben de onu öldürdüm ve sonra Spice'tan para almak zorunda kaldım.

Ön ad değiştir

dead

  1. (fizyoloji) ölmüş, ölü
  2. cansız
    the dead load on the floor; a dead lift. — yerdeki ölü yük; ölü asansör.
  3. donuk
    She stood with dead face and limp arms, unresponsive to my plea. — Ölü yüzü ve gevşek kollarıyla yalvarışıma cevap vermeden duruyordu.
  4. soğuk
    He is dead to me. — Bana soğuk davranı(yo)r.

Zıt anlamlılar değiştir