yağ
![]() |
Ayrıca bakınız: yag |
TürkçeDüzenle
SöylenişDüzenle
KökenDüzenle
Eski Türkçe yay - yayık (çalkalamak)
AdDüzenle
yağ (belirtme hâli yağı, çoğulu yağlar) -ğı
yağ hakkında Türkçe Vikipedi'de ansiklopedik bilgi bulabilirsiniz.
- (organik bileşikler, malzemeler, yiyecekler, yağlar) birleşiminde stearik, oleik, palmitik asitlerle gliserin bulunan ve bunların oranlarına göre kıvamları değişen bitkisel veya hayvansal madde
- Yağ satarım, bal satarım. Ustam ölmüş, ben satarım.
- vazelin, mazot gibi yağları andıran ve sanayide kullanılan bir mineral madde
- Yağı tükenmiş motor gibi duraklamış, kalmıştı. - E. E. Talu
- (anatomi) vücudun atılması gereken amonyak, üre v.b. maddelerini içine alarak deriden sızan ve ter kokusunu veren madde
- Yağı tükenmiş motor gibi duraklamış, kalmıştı. - E. E. Talu
- güzel kokulu bitkilerden çıkarılan uçucu, kokulu ve sıvı madde
- Gül yağı.
- (mecaz) abartılı övgü
DeyimlerDüzenle
Üst kavramlarDüzenle
AtasözleriDüzenle
- Abdalın yağı çok olursa gah borusuna çalar, gah gerisine
- Ak koyunu gören, içi dolu yağ sanır
- Aşı pişiren yağ olur, gelinin yüzü ağ olur
- Balı dibinden, yağı yüzünden
- Çobanın gönlü olursa tekeden yağ çıkarır
- Işığını akşamdan önce yakan sabaha çırasında yağ bulamaz
- Kasap, yağı bol olunca gerisini yağlar
- Keçiye can kaygısı, kasaba yağ kaygısı
- Kürdün yağı çok olunca, hem yer, hem yüzüne sürer
- Lafla pilav pişerse deniz kadar yağı benden
- Yağ ile yavşan, sirke ile tavşan
ÇevirilerDüzenle
yiyecek
|
KaynakçaDüzenle
- Türk Dil Kurumuna göre "yağ" maddesi
AzericeDüzenle
AdDüzenle
yağ
- (organik bileşikler, malzemeler, yiyecekler, yağlar) yağ
Kırım TatarcaDüzenle
AdDüzenle
yağ
- (organik bileşikler, malzemeler, yiyecekler, yağlar) yağ