bone
Türkçe
değiştirKöken
değiştirSöyleniş
değiştirAd
değiştirbone (belirtme hâli boneyi, çoğulu boneler) bone -si
- (kıyafetler) Düz veya kıvrımlı her çeşit yumuşak kumaş gibi bir maddeden yapılan başlık.
- Yüzücünün yarışta taktığı bone çıktı.
Çekimleme
değiştirbone adının çekimi
Kaynakça
değiştir- Türk Dil Kurumuna göre "bone" maddesi
Ek okumalar
değiştir- Vikipedi'de bone
İngilizce
değiştirSöyleniş
değiştir- IPA(anahtar): /ˈboʊn/ (Genel Amerikan İngilizcesi)
- IPA(anahtar): /bəʊn/ (BBC İngilizcesi)
- IPA(anahtar): /bəʉn/ (Yüksek Avustralya İngilizcesi)
- IPA(anahtar): /bɐʉn/ (Yeni Zelanda İngilizcesi)
dinle (ABD) (dosya) dinle (Avustralyaca) (dosya) - Kafiyeler: -əʊn
Köken 1
değiştir- Orta İngilizce bon sözcüğünden nakledildi, o da Eski İngilizce bān (“kemik, diş; bir uzvun kemiği”) sözcüğünden nakledildi, o da Ana Cermence *bainą (“bone”) sözcüğünden nakledildi, o da *bainaz (“straight”), o da Ana Hint-Avrupa dili *bʰeyh₂- (“burmak”) sözcüğünden.
- İskoç İngilizcesi bane ile eş asıllı, been, bean, bein, bain (“bone”), Kuzey Frizce bien (“bone”) , Frizce bien (“bone”) , Felemenkçe been (“bone; leg”) , German Low German Been ile eş asıllı, Bein (“bone”), Almanca Bein (“leg”) , Almanca Gebein (“bones”) , İsveççe ben (“bone; leg”) , Norveççe bilinmeyen bir ile eş asıllı and İzlandaca bein (“bone”) , Bretonca benañ (“to cut, hew”) , Latince perfinēs (“break through, break into pieces, shatter”) , Avestaca 𐬠𐬫𐬈𐬥𐬙𐬈 (byente, “they fight, hit”) ile eş asıllı. Eski Norveççe beinn (“straight, right, favourable, advantageous, convenient, friendly, fair, keen”) (whence Orta İngilizce bain ile eş asıllı, bayne, bayn, beyn (“direct, prompt”), İskoç İngilizcesi bein ile eş asıllı, bien (“in good condition, pleasant, well-to-do, cosy, well-stocked, pleasant, keen”)), İzlandaca beinn (“straight, direct, hospitable”) , Norveççe bein (“straight, direct, easy to deal with”) ile alâkalıdır. bain, bein kelimesine bakınız.
Farklı yazılışlar
değiştirAd
değiştirbone (sayılabilen ve sayılamayan, çoğulu bones)
- (fizyoloji, sayılamaz) kemik, sünük, süyek, üstühan
- The British Museum Additional MS, 12,056 – Lanfranc of Milan (a1420). “Wounds complicated by the Dislocation of a Bone”, Lanfranc's "Science of cirurgie." (en). | isbn=1163911380 | baskı= | yayıncı=K. Paul, Trench, Trübner & Co | yer=London | editör=Robert von Fleischhacker | cilt= | sahife=63 | metin=Ne take noon hede to brynge togidere þe parties of þe boon þat is to-broken or dislocate, til viij. daies ben goon in þe wyntir, & v. in þe somer; for þanne it schal make quytture, and be sikir from swellynge; & þanne brynge togidere þe brynkis eiþer þe disiuncture after þe techynge þat schal be seid in þe chapitle of algebra.}}
- (sayılabilir) Kemikten yapılmış bir iç iskeletin bileşenlerinden her biri.
- (fizyoloji, ihtiyoloji) kılçık
- balığın kemiği; bir balık kemiği.
- kemik balığı
- 2019: "Tres Bocas" by Scott Sadil, California Fly Fisher
- The reason I rarely fish for Mag Bay bones' with a 5-weight or 6-weight is the number of fish that can turn light stuff inside out. — Mag Bay'de nadiren 5 ya da 6 kilo ile kemik avlamamın sebebi, hafif şeyleri ters yüz edebilen balık sayısıdır.
- 2019: "Tres Bocas" by Scott Sadil, California Fly Fisher
- bir korse sert parçalarından her biri
- (müzik) ritm için kullanılan kemik parçası
- dantel işlemek için kemikten yapılan her şey.
- (mecaz) Herhangi bir şeyin çerçevesi.
- kemiksi bir renk.
- (ABD, gayriresmî) Amerikan doları.
- (Amerikan futbolu, gayriresmî) lades kemiği formasyonu.
- (argo) dik duran penis.
- (argo, çoğu zaman, çoğulda) domino veya zar.
- The Accountant had brought out already a box of dominoes, and was toying architecturally with the bones. — Muhasebeci şimdiden bir kutu domino taşı çıkarmış ve mimarî şekilde dominolar ile oynuyordu.[1]
- (argo) esrarlı sigara.
- 2006, Sean Conway, Gillis Huckabee (sahife 140)
- In between sets I took her outside, sat against a fence near the dumpster, and smoked a bone with her. — Setler arasında onu dışarı çıkardım, çöp kutusunun yanında bir çite oturdum ve onunla esrarlı sigara içtim.
- 2006, Sean Conway, Gillis Huckabee (sahife 140)
- (mecâzî) mükâfat.
- 1979, Pink Floyd, Nobody Home
- When I'm a good dog they sometimes throw me a bone in — İyi bir köpek olduğumda bazen bana kemik atarlar.
- 1979, Pink Floyd, Nobody Home
Eş anlamlılar
değiştir- os (ender)
- (korsenin sert parçaları): rib, stay
- (mükâfat): doggy treat
Üst kavramlar
değiştirAlt kavramlar
değiştir- aitchbone
- alveolar bone
- armbone
- auditory bone
- backbone
- barebone
- breastbone
- calf bone
- cannon bone
- capitate bone
- carpal bone
- cheekbone
- chevron bone
- coffin bone
- collarbone
- cramp bone
- crazy bone
- cuboid bone
- cuneiform bone
- cuttlebone
- cuttlefish bone
- dentary bone
- dermal bone
- dog bone
- dragonbone
- dry bone
- earbone
- elbow bone
- epipubic bone
- ethmoid bone
- exercise bone
- featherbone
- fingerbone
- fishbone
- footbone
- forearm bone
- frontal bone
- funny bone
- hamate bone
- haunch bone
- heel bone
- herringbone
- hip bone
- huckle bone
- hyoid bone
- incisive bone
- innominate bone
- intermediate cuneiform bone
- jawbone
- knucklebone
- lacrimal bone
- lateral cuneiform bone
- legbone
- lingual bone
- long bone
- lunate bone
- malar bone
- marrowbone
- marsupial bone
- mastoid bone
- medial cuneiform bone
- membrane bone
- metacarpal bone
- nasal bone
- navicular bone
- neckbone
- occipital bone
- oracle bone
- otic bone
- palatine bone
- parietal bone
- penile bone
- penis bone
- pin bone
- pisiform bone
- pizza bone
- plate bone
- pneumatic bone
- point the bone
- pull bone
- pulley bone
- quadrate bone
- ridgebone
- roofing bone
- rostral bone
- scaphoid bone
- semilunar bone
- sesamoid bone
- shinbone
- shoulder bone
- sit bone
- skullbone
- soup bone
- sphenoid bone
- splenial bone
- splint bone
- stirrup bone
- tailbone
- tarsal bone
- T-bone
- temporal bone
- tongue bone
- trapezium bone
- trapezoid bone
- triquetral bone
- turbinate bone
- vomer bone
- wishbone
- Wormian bone
- wristbone
- yellow bone
- zygomatic bone
Türetilmiş kavramlar
değiştir- bad to the bone
- bag of bones
- bare-bones
- bonable
- bone ash
- bonebed
- boneblack
- bone china
- bone-chilling
- bone-cruncher
- bone-crunching
- boned
- bone-deep
- bone density
- bonedigger
- bone-dry
- bone earth
- bone-eating snot flower worm
- bone fire
- bonefish
- bonefolder
- bone-grubber
- bone hard
- bonehead
- boneheaded
- boneheadedly
- boneheadedness
- bone-house wasp
- bone-idle
- bone in her teeth
- bone in the throat
- bone lace
- boneless
- bonelessness
- bonelet
- bone loss
- bone marrow
- bone mass
- bone meal
- bone morphogenetic protein
- bone of contention
- boner
- bone scan
- boneseeker
- bonesetter
- boneshaker
- bone-shaking
- bone-shakingly
- Bonesman
- bone spavin
- bone structure
- bone tissue
- bone to pick
- bone turquoise
- bone up
- bone wax
- boneyard
- boning rod
- bony
- bred-in-the-bone
- breed in the bone
- brittle bone disease
- close to the bone
- crossbones
- dog and bone
- dog bone spanner
- dog bone wrench
- dry as a bone
- God's bones
- have a bone in one's leg
- have a bone to pick
- in one's bones
- jump one's bones
- keep one's bone green
- like a dog with a bone
- lucky-bone
- make no bones about
- make old bones
- make one's bones
- near the bone
- no bones about it
- oracle bone script
- phantom bone disease
- rag and bone man
- rag and bone shop
- rattle the bones
- rickle of bones
- ring-bone
- sawbones
- skin and bone
- soaked to the bone
- sticks and stones may break my bones, but words will never hurt me
- T-bone steak
- throw a bone to
- tickle someone's funny bone
- to the bone
- whirl-bone
- with every bone in one's body
- work one's fingers to the bone
Ek okumalar
değiştir- İngilizce Vikipedi'de List of bones of the human skeleton
Eylem
değiştirbone (üçüncü tekil kişi geniş zaman bones, şimdiki zaman boning, geçmiş zaman ve yakın geçmiş zaman boned)
- kemiklerini ayıklamak
- kemikle gübrelemek.
- He cites an instance of land heavily boned 70 years ago as “still markedly luxuriant beyond any other grass land in the same district.” — 70 yıl önce gübreli bir arazi örneğini “aynı bölgedeki diğer bütün otlakların ötesinde hâlâ belirgin şekilde bereketli” olarak aktarıyor.[2]
- içine balina kemiği koymak.
- Having my stays very fully boned and fitted with shoulder-straps. — Kalçalarım tamamen kemikli ve omuz askıları ile donatılmış.[3]
- (inşaat mühendisliği) düzlemek.
- (argo, genelde erkek için) cinsî ilişkiye girmek.
- (Avustralya, Aborijin kültüründe) Mağdura hastalık ve hatta ölüm getirmeyi amaçlayan bir ritüel olan "kemikle işaret etme" yapmak.
- "You don't know!", Bony echoed. "You can tell me who boned me fifteen years ago on the other side of the world, and you can't tell me who killed the white-fella in the Crater". — "Bilmiyorsun!", diye tekrarladı Bony. "On beş yıl önce dünyanın diğer tarafında beni kimin "kemiklediğini" söyleyebilirsin ve Krater'deki beyaz adamı kimin öldürdüğünü söyleyemezsin."[4]
- (usually with "up") çalışmak
- "I know it. You do not study." "What's the use of boning' all the time! I wasn't cut out for it." — "Biliyorum, çalışmıyorsun." "Sürekli çalışmak ne işe yarar! Buna uygun değildim."[5]
- Botları parlak bir cilayla cilalamak.
- "...the permanent boning (excessive polishing) of boots by recruits" — "... acemiler tarafından botların kalıcı olarak cilalanması (aşırı cilalanması)"[6]
- Özellikle ödenmemiş bir borç için dırdır etmek.
Eş anlamlılar
değiştir- (kemiği çıkarmak): debone, unbone
- (kaba, cinsel ilişkiye girmek): bury the bone, bonk (İngiliz), fuck, screw, shag (İngiliz)
Türetilmiş kavramlar
değiştirÖn ad
değiştirbone (karşılaştırılamaz)
Köken 2
değiştir- Kökeni bilinmiyor; muhtemelen bir şekilde köken 1'den gelir.
Eylem
değiştirbone (üçüncü tekil kişi geniş zaman bones, şimdiki zaman boneing, geçmiş zaman ve yakın geçmiş zaman boneed)
- (geçişli, argo) To apprehend, steal.
- Charles Dickens (1839). Nicholas Nickleby (en), 127.
- William Roscoe Thayer (1915). The Life and Letters of John Hay (en).
- J.R.R. Tolkien (1936). Songs for the Philologists (en).
- Rebecca West (1942). Black Lamb and Grey Falcon (en), 802.
Köken 3
değiştirEylem
değiştirbone (üçüncü tekil kişi geniş zaman bones, şimdiki zaman boneing, geçmiş zaman ve yakın geçmiş zaman boneed)
- (doğramacılık, duvarcılık, ölçme) To sight along an object or set of objects to check whether they are level or in line.
- {{{başlık}}} (en).
Köken 4
değiştirAd
değiştirbone (çoğulu bones)
- (argo) trombone kelimesinin kırpılmış şekli
Kaynakça
değiştir- ↑ Joseph Conrad (1899). “I”, Heart of Darkness (en).
- ↑ (July 9 1859) {{{başlık}}} (en), 758.
- ↑ {{{başlık}}} (en).
- ↑ Arthur Upfield (1962). The Will of the Tribe (en), 48.
- ↑ Burt L. Standish (1896). Frank Merriwell's Chums (en).
- ↑ F. van Zy. SADF National Service (1979-1980) (en).
Ek okumalar
değiştir- İngilizce Vikipedi'de bone