Ayrıca bakınız: Derin

Türkçe

düzenle

Söyleniş

düzenle
IPA(anahtar): /deˈɾin/
Heceleme: de‧rin
Eski Türkçe

derin (belirtme hâli derini, çoğulu derinler)

  1. dip
    Körfezdeki dalgın suya bir bak göreceksin. Geçmiş gecelerden biri durmakta derinde. - Yahya Kemal Beyatlı

Deyimler

düzenle

derin bayıntı, derin bilgin, derin bölge, derin çekici, derin çekme, derin dağlama, derin dalgınlık, derin delme, derin deniz, derin devlet, derin derin düşünmek, derin düşünceli

Çeviriler

düzenle

derin (karşılaştırma daha derin, üstünlük en derin)

  1. dibi yüzeyinden veya ağzından uzak olan
    Genç kız onun kırık dişli ağzının içindeki derin karanlığa bakıyor. - Ö. Seyfettin}}
  2. yüzeyden içeri inen
    Bu su çok derin!
  3. kendi türünde çok gelişmiş, en ileri durumda olan
    Mevlâna gibi derin ve vectli bir insanın elinde ise belki en mütekâmil şeklini almış bulunuyordu. - A. H. Çelebi
  4. uzun süren
    Henüz kapkaranlıktı dışarısı ve derin bir sessizlik içindeydi ev. - Ayşe Kulin
  5. uzun süren
    Bir iki derin nefesten sonra teneffüsünün ritmi düzeldi. - Peyami Safa
  6. (mecaz) ayrıntılı
    Hangi limana varacağını bilmeyen gemiciye derin bir denizcilik bilgisinin faydası ne? - İsmet Özel
  7. (mecaz) içten gelen
    Bir yandan da bundan derin bir utanç duyuyorum. - Adalet Ağaoğlu

Zıt anlamlılar

düzenle
  • (yüzeyden içeri inen): sığ

Türetilmiş kavramlar

düzenle

derinlik

Çeviriler

düzenle

Kaynakça

düzenle

Atasözleri

düzenle

Gagavuzca

düzenle
Eski Türkçe täring

derin

  1. derin

Kaynakça

düzenle
  • Etymological Dictionaries - Andras Rajki