Türkçe

değiştir

alıkoymak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi alıkoyur)

  1. bir süre için bir yerde tutmak
    Bu yağlı kuyruğa herkes bir defa sarılmak, onu kendine çekmek, alıkoymak sevdasında idi. - Ercüment Ekrem Talu
  2. birini, yapmakta olduğu veya yapmak istediği işten geri tutmak
    Selim Bey, babamı yemeğinden alıkoyarak mütemadiyen Girit'ten bahsediyordu." - Reşat Nuri Güntekin
  3. ayırıp saklamak
    Bu kitabı sizin için alıkoydum.
  4. yoksun bırakmak
    İlk iki karım beni dalmış olduğum macera âleminden bir adım alıkoymamıştılar. - Hüseyin Rahmi Gürpınar
  5. mâni olmak, engel olmak
    1. Zalimi zulmetmekten alıkoyarsan kardeşlik hakkını yerine getirmiş olursun. - Necip Fazıl Kısakürek

Çeviriler

değiştir

Kaynakça

değiştir