as
TürkçeDüzenle
[1] Karo as
[2] Kakım
KökenDüzenle
AdDüzenle
as (belirtme hâli ası, çoğulu aslar)
- (iskambil) iskambilde bir tür kağıt
- (sansargiller) gelincik denilen hayvan, kakım
- bir işte başta gelen (kimse veya şey)
- As oyuncu
ÇekimlemeDüzenle
as adının çekimi
DeyimlerDüzenle
ÇevirilerDüzenle
iskambilde bir kağıt
hayvan türü
Ön adDüzenle
as (karşılaştırma daha as, üstünlük en as)
KaynakçaDüzenle
- Türk Dil Kurumu: "as"
AfrikancaDüzenle
AdDüzenle
as
ÇağataycaDüzenle
AdDüzenle
Eski TürkçeDüzenle
Bu sözcüğün, biçim ve içerik olarak Vikisözlük standartlarına ulaşması için elden geçirilmesi gerekmektedir.
Madde düzenleme ve Vikisözlük standartları ile ilgili bilgi
Bu sözcükte ayrıca şu sorunlar da bulunmaktadır:
- Bu söz(cük), ait olduğu dilin kullandığı Eski Türkçe alfabesinde yazılmamıştır.
AdDüzenle
- cariyelere verilen bir ad
- kakım
- hermelin
FelemenkçeDüzenle
AdDüzenle
as
İngilizceDüzenle
SöylenişDüzenle
- (İngiliz İngilizcesi) IPA(anahtar): æz
- Heceleme: as
BağlaçDüzenle
as
- -ce, -de
- As he came in the room, she run away immediately.
- Odaya girdiğinde [o] hemen oradan koşarak kaçtı.
- As he came in the room, she run away immediately.
- daha, kadar
- Boğaç Han was twice as strong as a bull and killed him by holding it back with his fist.
- Boğaç Han, boğadan iki misli daha kuvvetliydi ve onu yumruğu ile durdurarak öldürdü.
- Boğaç Han was twice as strong as a bull and killed him by holding it back with his fist.
- iken, -ken
- She slept on his laps as the snow falls outside the room.
- Odanın dışında kar yağarken [onun] dizleri üzerinde uyudu.
- She slept on his laps as the snow falls outside the room.
BelirteçDüzenle
as
- kadar
- Chelsea is not as tall as Brittany.
- Chelsea, Brittany kadar boylu değil.
- Chelsea is not as tall as Brittany.
- üzere
- The terrorists released them as agreed.
- Teröristler onları anlaşıldığı üzere [serbest] bıraktılar.
- The terrorists released them as agreed.
- olarak
- He was never seen as a boss, but as a friend.
- O hiçbir zaman bir şef olarak değil, fakat bir dost olarak görülürdü.
- He was never seen as a boss, but as a friend.
İlgeçDüzenle
as
İsveççeDüzenle
SöylenişDüzenle
- Heceleme: as, as·et, çoğulu as, as·en
AdDüzenle
as
ÇekimlemeDüzenle
ManksçaDüzenle
BağlaçDüzenle
as
KaynakçaDüzenle
- KÚNOS, Dr. Ignaz (1902). Şeyh Süleyman Efendi, Çağatayca-Osmanlıca Sözlük. Budapeşte: Section Orientale de la Société Ethnographique Hongroise.
ZazacaDüzenle
EylemDüzenle
as