kadar
Türkçe
düzenleKöken
düzenle- Osmanlı Türkçesi قدر, Arapça قَدْر (ḳadr).
Söyleniş
düzenleBelirteç
düzenlekadar
- derecede, miktarda
- İçinde biriken hayat bazen taşacak kadar çok oluyor. — H. E. Adıvar
Çeviriler
düzenleEdat
düzenlekadar
- bir sayıdan sonra geldiğinde kesinlikle belli olmayan bir miktarı belirten söz
- Kantara'nın önünde yüz kadar düşman çadırı kurulmuştu. — F. R. Atay
- büyüklüğünde, genişliğinde
- Avuç içi kadar yer.
- Bacak kadar çocuk.
- dek
- Saat ona kadar sokaklarda gezdi. — P. Safa
- denli
- Bu merdivenleri yapıldığı günden beri bu kadar telaşla çıkmamışımdır. — Y. Z. Ortaç
- derecede, miktarında, ölçüde
- Balıkçılıkta para vardır ama dalgıçlık kadar da genç işidir. — S. F. Abasıyanık
- gibi
- İstanbul'un balıkları kadar balıkçıları da hoştur. — S. F. Abasıyanık
- süre belirten söz
- Bu minval üzere yedi ay kadar geçti, geçmedi. — R. H. Karay
Atasözleri
düzenleDeyimler
düzenleÇeviriler
düzenlekadar
|
Kaynakça
düzenle- Türk Dil Kurumuna göre "kadar" maddesi