kapalı
Türkçe
düzenleSöyleniş
düzenleKöken
düzenle- Osmanlı Türkçesi قپالو sözcüğünden nakledildi, o da daha eski *kapaɣlu kelimesinden, o da Ana Türkçe *kapag-lɨg sözcüğünden nakledildi, o da Ana Türkçe *kap- sözcüğünden. kapa-'ya bakınız.
Belirteç
düzenleÖn ad
düzenlekapalı (karşılaştırma daha kapalı, üstünlük en kapalı)
- açık ve kesin söz kullanmadan söylenen, müphem
- açık olmayan
- Meclisler, iç tüzük hükümlerine uygun olarak kapalı oturumlar yapabilir.
- açılmamış, kapanmış olan
- Şimdi oğlunu kanlı göğsü, kapalı gözleri, mor dudaklarıyla görür gibi oluyordu. — N. Hikmet
- başı örtülü olan
- Kapalı kadınlar, eskiden dindar kadınlardı. 2000'den beri aralarındaki dindarlar azaldı, süslümanlar arttı.
- bulutlu, karanlık
- Ankara'nın soğuk, kapalı havalı günlerinden biriydi. — Y. K. Karaosmanoğlu
- çalışma süresi sona ermiş
- dış çevreyle ilişki içerisinde olmayan
- Ayrıca ben, oldukça kapalı bir çevrede yetişmiştim. — A. Ağaoğlu
- geçilmez hâlde olan
- gizli, saklı
- Meclisler, iç tüzük hükümlerine uygun olarak kapalı oturumlar yapabilir.
- içe dönük yaradılışta olan
- Ateşoğlu ile yirmi yıldır denizde yoldaşlık ederim. Ben böyle kapalı adama hiç rastlamadım. — Halikarnas Balıkçısı
Zıt anlamlılar
düzenleTüretilmiş kavramlar
düzenleÇeviriler
düzenlekapalı
|
Kaynakça
düzenle- Türk Dil Kurumuna göre "kapalı" maddesi