kapalı
TürkçeDüzenle
SöylenişDüzenle
HecelemeDüzenle
- Heceleme: ka‧pa‧lı
Ön adDüzenle
kapalı (karşılaştırma daha kapalı, üstünlük en kapalı) kapalı
Yalın | Karşılaştırma | Üstünlük |
---|---|---|
kapalı | daha kapalı | en kapalı |
- kapanmış olan, açılmamış
- Şimdi oğlunu kanlı göğsü, kapalı gözleri, mor dudaklarıyla görür gibi oluyordu. - N. Hikmet
- geçilmez durumda olan
- çalışma süresi sona ermiş
- başı örtülü
- açık ve kesin söz kullanmadan söylenen, müphem
- gizli, saklı
- Meclisler, iç tüzük hükümlerine uygun olarak kapalı oturumlar yapabilir.
- açık olmayan
- Meclisler, iç tüzük hükümlerine uygun olarak kapalı oturumlar yapabilir.
- bulutlu, karanlık
- Ankara'nın soğuk, kapalı havalı günlerinden biriydi. - Y. K. Karaosmanoğlu
- içe dönük yaradılışta olan
- Ateşoğlu ile yirmi yıldır denizde yoldaşlık ederim. Ben böyle kapalı adama hiç rastlamadım. - Halikarnas Balıkçısı
- dış çevreyle ilişki içerisinde olmayan
- Ayrıca ben, oldukça kapalı bir çevrede yetişmiştim. - A. Ağaoğlu
DeyimlerDüzenle
Karşıt anlamlılarDüzenle
Türetilmiş kavramlarDüzenle
ÇevirilerDüzenle
çeviriler
|
KaynakçaDüzenle
- Türk Dil Kurumuna göre "kapalı" maddesi
AtasözleriDüzenle
GagavuzcaDüzenle
Ön adDüzenle
kapalı