Ayrıca bakınız: bos, dolu

Türkçe

düzenle

Belirteç

düzenle

boş

  1. habersiz, hazırlıksız biçim]de
    Tatar dilencinin küfürlerine işte böyle boş yakalandım. - O. Pamuk

Çeviriler

düzenle

boş

  1. içinde üstünde hiç kişi veya hiçbir şey bulunmayan, dolu karşıtı
    Yaralı kaymakamla iki emir eri de boş kalan kompartımana rahatça yerleştiler. - A. Gündüz
  2. görevlisi olmayan, münhal
    Boş kadro.
  3. yapılacak işi olmayan, işsiz
    Bugün sabah boşum, gelebilirsin.
  4. kullanıldıktan sonra içinde bir şey bulunmayan, kirli
    Tam bu sırada yanlarından elindeki tepside boşlarla ortalıkçı bir çocuk geçmektedir. - T. Buğra
  5. (mecaz) anlamsız
    Bütün bunlar güneşli ve rüzgârlı bir günün boş vaatleri miydi? - N. Hikmet
  6. (mecaz) bilgisiz
    Daha meselesiz, daha cahil, daha boş, daha yakışıklıydılar. - S. F. Abasıyanık5.
  7. bir işe yaramayan, yararsız
    Yaşlı başlı insanlarız, dedi. Birbirimizi boş tesellilerle aldatacak değiliz. - R. N. Güntekin

Söyleniş

düzenle
IPA(anahtar): /boʃ/

Deyimler

düzenle

Çeviriler

düzenle

Kaynakça

düzenle

Atasözleri

düzenle

Azerice

düzenle

boş

  1. boş

Gagavuzca

düzenle

boş

  1. boş

Türkmence

düzenle

boş

  1. boş, boşuna, nafile