dökülmek
Türkçe
değiştirEylem
değiştirdökülmek (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi dökülür)
- dökme işi yapılmak veya dökme işine konu olmak
- Bekliyorum. Bir gül döküldü vazoda. Bekliyorum. Ses yok ölgün piyanoda. - H. F. Ozansoy
- kumaş dökümlü olmak
- bir işi, bir konuyu ele alış biçiminde değişiklik olmak
- düşmek
- Bizim motor ikiye bölünüp suya döküldüğümüzde dört kişiydik. - Z. Selimoğlu
- çıkmak, ortaya konulmak
- Âdeta düşünmeksizin kaleminden masal sahnelerine benzeyen dağ, dere, uçurum resimleri dökülüyordu. - R. N. Güntekin
- kaplamak, yayılmak
- Duvarlar bütün ışıkları yutuyor, halkın üstüne bir toprak rengi dökülüyor. - M. Ş. Esendal
- salınmak, serbest bırakılmak
- Saçlarını arkaya atıp ensesine dökülen buklelerini kabarttı. - H. Taner
- kır, sokak vb. yerlerde insanlar çokça birikmek
- Bahar o sene erken gelmiş, herkes tarlalara dökülmüştü. - S. F. Abasıyanık
- çok eskimiş olmak, değerini ve güzelliğini yitirmek
- Yaşayan, var olan her şey eskiyip dökülecek. - B. R. Eyuboğlu
- çok yorgun, hasta olmak
- Erkek arıların takatleri kesilmeye başlar, bir bir dökülür, ölür giderler. - T. Buğra
- (coğrafya) akarsular, göl veya denize akmak
Deyimler
değiştirÇeviriler
değiştirçeviriler
Kaynakça
değiştir- Türk Dil Kurumuna göre "dökülmek" maddesi
Türkmence
değiştirEylem
değiştirdökülmek
- dökülmek
Kaynakça
değiştir- Atacanov, Ata (1922). Türkmendolu Yir Sözlüğü.