kör
Türkçe
düzenleKöken
düzenle- Osmanlı Türkçesi کور, Farsça کور.
Söyleniş
düzenleAd
düzenlekör (belirtme hâli körü, çoğulu körler)
- (fizyoloji) âmâ, görmeyen şahıs
- Körü körüne duygululuk sanatçıyı da körün değneğiyle yolunu araması gibi zavallı duruma düşürür. — N. Cumalı
Çekimleme
düzenlekör adının çekimi
Üst kavramlar
düzenleTüretilmiş kavramlar
düzenleÖn ad
düzenlekör (karşılaştırma daha kör, üstünlük en kör)
- arkası tıkalı olan veya işlek olmayan
- Kör sokak.
- az aydınlık veren
- Emrah POLAT, 2015 Köpek Adamlar, sayfa 10
- "İşte o gün de sabahın körüne kadar çalışılan bir cumartesiydi."
- Emrah POLAT, 2015 Köpek Adamlar, sayfa 10
- duyarlığını yitirmiş
- Muhitimiz bize karşı her an kör, sağır ve şuursuzdur. — A. Ş. Hisar
- keskinliği yeterli olmayan
- Günün birinde ihtiyar çoban koyunun birini kör bir makasla kırkıyordu. — İ. H. Baltacıoğlu
- kötü
- Vakıa bu kör siyaset yüzünden Türklük Rumeli'den çıktı. — Y. K. Beyatlı
- olguları sezme ve kavrama yetisi, dikkati olmayan
- (fizyoloji) âmâ, görme engelli
Eş anlamlılar
düzenleAtasözleri
düzenleDeyimler
düzenleÇeviriler
düzenlekör
|
Kaynakça
düzenle- Türk Dil Kurumuna göre "kör" maddesi
Karaçay-Balkarca
düzenleBu sözcüğün, biçim ve içerik olarak Vikisözlük standartlarına ulaşması için elden geçirilmesi gerekmektedir.
Madde düzenleme ve Vikisözlük standartları ile ilgili bilgi
Bu sözcükte ayrıca şu sorunlar da bulunmaktadır:
- Bu söz(cük), ait olduğu dilin kullandığı Karaçay-Balkarca alfabesinde yazılmamıştır.
Eylem
düzenle- (fizyoloji, nöroloji) görmek