çarpmak
Türkçe
değiştirEylem
değiştirçarpmak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi çarpar)
- hızla değmek, vurmak
- Eşiği aştım, içeri girdim, ortada duran uzun bir masaya çarptım. - A. Kutlu
- etkisiyle birdenbire hasta etmek
- Güneş çarpmak. Kömür çarpmak.
- varlığına inanılan bir gücün öfkesine uğramak
- Yeşildirek'te yatan evliya hepinizi çarpar. - K. Tahir
- el çabukluğu ile çalmak, dolandırarak elde etmek
- Köprüden denizi seyredenlerin cüzdanını hep çarparlar. - B. Felek
- kurnazlıkla ele geçirmek
- İhtiyarın üç aylıkları aldığı günler çıkagelir, allem edip kallem edip zavallının yarı maaşını çarpar kaçar. - H. Taner
- (fizyoloji) kalp, hızlı hızlı vurmak
- (matematik) biri çarpılan, öbürü çarpan denilen iki sayı verildiğinde çarpanı çarpılandaki birim kadar çoğaltarak çarpım adı verilen bir üçüncü sayıyı elde etmek, darp etmek
- çekiciliğiyle etkilemek, şaşırtmak
- Güzel halk türkülerinde beni çarpan şey bunların hepsinin arkasında bir vaka, bir macera, nihayet bir insan bulunmasıdır. - B. R. Eyuboğlu
Deyimler
değiştirÇeviriler
değiştirçeviriler
Kaynakça
değiştir- Türk Dil Kurumuna göre "çarpmak" maddesi