ağır
![]() |
Ayrıca bakınız: agir |
Türkçe
düzenleSöyleyiş
düzenleKöken
düzenleOsmanlı Türkçesi آغر sözcüğünden devralındı
Ad
düzenleağır (belirtme hâli ağırı, çoğulu ağırlar)
ağır hakkında Türkçe Vikipedi'de ansiklopedik bilgi bulabilirsiniz.
- kütlece büyük olan
- (spor) ağır siklet
- Yıllarca ağırda güreşti.
Deyimler
düzenleÇeviriler
düzenleçeviriler
|
Belirteç
düzenleÖn ad
düzenleağır (karşılaştırma daha ağır, üstünlük en ağır)
- tartıda çok çeken, hafif karşıtı
- Kurşun, ağır bir madendir. Taş yerinde ağırdır.
- çapı, boyutu büyük
- Ağır top.
- yavaş
- Adam ağır adımlarla gelip masanın başına geçiyor. - E. M. Karakurt
- yoğun
- Evin sofasına girer girmez kendisini ağır bir duman karşıladı. - A. Sayar
- fiziksel sebeplerden dolayı güç işiten
- değeri çok olan, gösterişli tdk ya göre gösterişi fazla olmayan, ciddi olan anlamında kullanılmış
- Ağır kıyafeti ile muhite uymayan Canan'ın yanında, ne kadar rahat ve sadeydi. - M. C. Kuntay
- çetin, güç
- Denizcilik tarihinin en ağır sorumluluklarından birini üzerine alıyordu. - F. F. Tülbentçi
- ciddi
- sıkıntı veren, bunaltan
- dokunaklı, insanın gücüne giden, kırıcı
- Kızmıştım, Keziban'a söylenecek şöyle ağır bir söz arıyordum. - N. Ataç
- (mecaz) ağırbaşlı, ciddi
- Bu, on dokuz yaşında ufak tefek bir kızdı fakat otuz yaşındaki bir insandan daha ağırdı. - H. E. Adıvar
- keskin, boğucu
- Bu koku, en hafif rüzgârla burnu kuvvetli bir adama uzaktan kendini hissettirecek kadar ağırdır. - F. R. Atay
- kısık, alçak
- Ağaya pek duyurmak istemeyen ağır bir sesle kulağıma eğildi. - O. C. Kaygılı
- davranışları yavaş olan
- sindirimi güç
- Ağır bir yemek.
- (müzik) yavaş vuruşlu tempo, adagio, lento
Çeviriler
düzenleçeviriler
|
Kaynakça
düzenle- Türk Dil Kurumuna göre "ağır" maddesi