Türkçe

düzenle

yanmak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi yanar)

  1. (kimyasal süreçler) ateş durumuna geçmek, tutuşmak
    • Kömür yandı. Ocaktaki odun yandı.
  2. (yangın) birleşimindeki karbon nedeniyle ısı ve ışık yayarak kül olmak
    • Yanan ormanların yerine yeni orman yetiştirilir. - Anayasa
  3. ısı, ışık veren bir konuma geçmek
    • Gece oldu, ışıklar yandı, yatsı vakti geldi. - M. Ş. Esendal
  4. bütünü veya bir bölümü ateş veya sıcaklığın etkisi ile bozulmak, kömür durumuna geçmek
    • Yemek yandı. Ekmek yandı.
  5. ısı etkisiyle vücudun bir yanının yara olması, kızarması veya renginin koyulaşması
    • Ateşe dokundu, eli yandı. Güneşten kolları yandı.
  6. vücut veya nesnelerin ısısının artması
    • Ateşler içinde, günlerce titreyerek yanar. - Y. Z. Ortaç
    • Odamız yaz günleri çinko damın altında yanar durur. - O. V. Kanık
  7. parlamak, parıldamak
    • Birkaç batarya top, kızgın güneş altında pırıl pırıl yanıyor. - F. R. Atay
  8. birtakım etmenlerin etkisiyle işe yaramaz duruma gelmek
    • Kumaş boyadan yanmış. Ekinler dondan yanmış.
  9. yanık acısına benzer bir acı duymak
    • Boğazım yanıyor. Biberden ağzım yandı.
  10. çok istemek, çabalamak
    • Çocuklar, kendilerini beğendirmek için yanıyorlar. - R. N. Güntekin
  11. çok üzülmek
    • Bu yaz tatil yapamayacağıma yanıyorum.
  12. çok sevmek, büyük bir aşk ile sevmek
  13. hükümsüz kalmak, değerini yitirmek
    • Ayfer Tunç, 2018 Âşıklar Delidir ya da Yazı Tura, sayfa 67 , Can Yayınları
      "Ben yokken, Sedef'in biriktirdiği miller yanmasın diye Kıbrıs'a gitmişler."
  14. zarara, kötülüğe uğramak
    • Maazallah! Birimize kitaptan rastgele bir şey soracak olsa yandığımız gündü. - H. Taner
  15. çocuk oyunlarında oyun dışı kalmak
  16. bir bir sıralamak, dile getirmek, dert dökmek, anlatmak
    • Yazı yazmak, hayatımı anlatmak, kalbimi dökmek ihtiyacıyla yanıyorum. - S. M. Alus

Deyimler

düzenle

Çeviriler

düzenle

Kaynakça

düzenle