ışık
TürkçeDeğiştir
SöylenişDeğiştir
AdDeğiştir
ışık (belirtme hâli ışığı, çoğulu ışıklar)
- aydınlanma için kullanılan elektrik
- Apartmandaki dairelerin ışıkları kapalı, herkes mışıl mışıl uyuyor olmalı. — A. Ümit
- (aletler) yeri aydınlatmaya yarayan araç
- Bir gece yatmışken kalktı, bitişik odaya girdi, ışığı yaktı. — Y. Atılgan
- (enerji) cisimleri görmeyi, renkleri ayırt etmeyi sağlayan fiziksel enerji
- (optik) sıcak bir kaynaktan çıkan, dalga boyu 400-750 nm olup gözle görülebilen elektromanyetik dalga
- Okuyabilmek için kapıdaki ışık yeterli değildi. — H. E. Adıvar
- (mecaz) sevinç, mutluluk veya zekâdan doğan, özellikle yüzde ve gözlerde beliren parıltı
- Bütün gözlerden mânâlı ışıklar sıçrıyordu. — P. Safa
- (mecaz) yol gösteren, aydınlatan kimse, düşünce, eser v.s.
- Sevgili Behçet Necatigil şiirimizin vazgeçilmez ışıklarından biri olarak ayrıldı aramızdan. — N. Cumalı
ÇekimlemeDeğiştir
ışık adının çekimi
Eş anlamlılarDeğiştir
AtasözleriDeğiştir
- (optik): Mum dibine ışık vermez
DeyimlerDeğiştir
- (optik): yeşil ışık yakmak
Kelime birliktelikleriDeğiştir
ışık
Türetilmiş kavramlarDeğiştir
ÇevirilerDeğiştir
optik
|
KaynakçaDeğiştir
- Türk Dil Kurumuna göre "ışık" maddesi
Ek okumalarDeğiştir
- Vikipedi'de ışık