Türkçe

düzenle

Yazılışlar

düzenle

götürmek (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi götürür)

  1. taşımak, ulaştırmak veya koymak
    • Yemeği götürmek için o an en uygun kişiydim. - A. Kutlu
  2. bir kimseyi bir yere kadar yanında yürütmek
  3. yerinden ayırıp uzağa atmak veya yok etmek
    • Bir mermi bacağını götürdü. Duvarı su götürdü.
  4. öldürmek
    • Hastalık çok insan götürdü.
  5. dayanmak, katlanmak, tahammül etmek
  6. birinin yanında yürüyüp ona bir yere kadar arkadaşlık etmek
    • Beni evime kadar götürdü.
  7. bir sonuca vardırmak
    • Bitirmeden şunu da söyleyeyim, ahlaka, gerçek ahlaka götüren başlıca yollardan biri de aşktır. - N. Ataç
  8. kaybolmasına, yok olmasına yol açmak
    • Eksiler artıları götürdü.
  9. herhangi bir yiyeceği tek başına ve hızlı bir biçimde yemek
  10. tümüyle sahip olmak
  11. (argo) haksız kazanç sağlamak, mal veya para sahibi olmak, hırsızlık yapmak
    • Oktay GÜZELOĞLU, 1996 Kafti, sayfa 7 , Öküz , 7. sayı,
      "Geçenlerde paramı kaybettim. Fıttırdım, deli oldum. Bir de düşün, parasını götürdüğün adamların halini; ne yapıyordur kimbilir zavallılar."

Deyimler

düzenle

Çeviriler

düzenle

Kaynakça

düzenle