götürmek
Türkçe
düzenleYazılışlar
düzenleEylem
düzenlegötürmek (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi götürür)
- taşımak, ulaştırmak veya koymak
- Yemeği götürmek için o an en uygun kişiydim. - A. Kutlu
- bir kimseyi bir yere kadar yanında yürütmek
- yerinden ayırıp uzağa atmak veya yok etmek
- Bir mermi bacağını götürdü. Duvarı su götürdü.
- öldürmek
- Hastalık çok insan götürdü.
- dayanmak, katlanmak, tahammül etmek
- birinin yanında yürüyüp ona bir yere kadar arkadaşlık etmek
- Beni evime kadar götürdü.
- bir sonuca vardırmak
- Bitirmeden şunu da söyleyeyim, ahlaka, gerçek ahlaka götüren başlıca yollardan biri de aşktır. - N. Ataç
- kaybolmasına, yok olmasına yol açmak
- Eksiler artıları götürdü.
- herhangi bir yiyeceği tek başına ve hızlı bir biçimde yemek
- tümüyle sahip olmak
- (argo) haksız kazanç sağlamak, mal veya para sahibi olmak, hırsızlık yapmak
- Oktay GÜZELOĞLU, 1996 Kafti, sayfa 7 , Öküz , 7. sayı,
- "Geçenlerde paramı kaybettim. Fıttırdım, deli oldum. Bir de düşün, parasını götürdüğün adamların halini; ne yapıyordur kimbilir zavallılar."
- Oktay GÜZELOĞLU, 1996 Kafti, sayfa 7 , Öküz , 7. sayı,
Deyimler
düzenleÇeviriler
düzenleKaynakça
düzenle- Türk Dil Kurumuna göre "götürmek" maddesi