uçmak
Türkçe
düzenleSöyleniş
düzenleKöken 1
düzenleBu sözcük Osmanlı Türkçesi اوچمق(uçmak) sözcüğünden devralınmıştır, bu sözcük Ana Türkçe *uč- sözcüğünden evrilmiştir.
Eylem
düzenleuçmak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi uçar)
- (akışkanlar mekaniği) kuş, kanatlı böcek vb. hareketli kanatları yardımıyla havada düşmeden durmak, havada yol almak
- Biraz havalanıp bir başka kayaya kadar uçtu. - S. F. Abasıyanık
- (havacılık) uçak vb. araçlar özel mekanizma ile yerden yükselmek, havada yol almak
- sıvı, gaz veya buhar durumuna geçmek
- rengi solmak
- Rengi birdenbire uçtu. - P. Safa
- rüzgâr veya başka bir itici güçle yerinden ayrılıp uzağa gitmek
- Bu gece tahta perde uçmuş.
- yüksek yerden düşmek veya yuvarlanmak
- belirmek
- Sakalı yeni çıkmış, yüzünde çocukça ifadeler uçuyordu. - S. F. Abasıyanık
- patlayıcı madde ile parçalanmak
- uçar gibi dalgalanmak
- Elleri trençkotunun cebinde, gözlerini karşı kıyıya dikmiş, saçları savrulurcasına geriye uçuyor. - A. İlhan
- çok hızlı gitmek
- Hele bir asfalta çıkalım görürsünüz bey, derdi. Uçar bu bizim külüstür. - R. N. Güntekin
- hava yolu ile gitmek
- Yarın İstanbul'a uçuyorum.
- yok olmak, ortadan kaybolmak
- Bütün kararları uçmuştu. Yüzünde iradesiz hatlar belirdi. - S. F. Abasıyanık
- çok sevinmek
- gerçek hayattan uzaklaşıp düşlere dalmak
- keyif verici veya uyuşturucu madde aldıktan sonra kendinden geçmek
- aşırılmak
- Bizim kitaplar uçmuş.
- (din) dinî inanışa göre ruh ölümden sonra göğe yükselmek
Çekimleme
düzenleuçmak eyleminin çekimi
Deyimler
düzenledeyimler
Çeviriler
düzenleKöken 2
düzenleBu sözcük Eski Türkçe *uçmak sözcüğünden evrilmiştir, bu sözcük Soğdça ʼwštmʼχ("cennet") sözcüğünden alınmıştır.
Uçmak eylemi ile ilgisi yoktur.
Ad
düzenleÇekimleme
düzenleuçmak adının çekimi
Eş Anlamlılar
düzenleZıt Anlamlılar
düzenleÇeviriler
düzenleKaynakça
düzenle- Türk Dil Kurumuna göre "uçmak" maddesi