Ayrıca bakınız: Yaş, yas

Türkçe

değiştir

Söyleniş

değiştir
IPA(anahtar): /ˈjɑʃ/
Heceleme: yaş
Eski Türkçe jash(jash)

yaş (belirtme hâli yaşı, çoğulu yaşlar)

  1. bir kurum, bir kuruluş, düzen v.s.'nin kurulduğundan bu yana geçen zaman, sin
    Yetmiş beş yaşına basan Türkiye Cumhuriyeti.
  2. doğuştan beri geçen ve yıl birimi ile ölçülen zaman
    Yaş otuz beş, yolun yarısı eder. - C. S. Tarancı
  3. hayatın çeşitli evrelerinden her biri, çağ
    Kızımızı yetiştirdik bu yaşa getirdik. - M. Yesari
  4. (fizyoloji) gözyaşı
    Bu kararı söyleyen sesin tesiri gözlerimizi yaşla doldurdu. - H. S. Tanrıöver
  5. (meteoroloji) bir kurulduğundan oluşmaya başladığı günden bugüne kadar geçirdiği zaman süresi

Çekimleme

değiştir

Deyimler

değiştir

Çeviriler

değiştir

yaş (karşılaştırma daha yaş, üstünlük en yaş)

  1. suyunu, canlılığını kaybetmemiş, kurumamış, kurutulmamış
  2. ıslak, nemli, rutubetli
  3. (argo) kötü
    Bugün işler yaş.
  4. (argo) zor

Eş anlamlılar

değiştir
  • (suyunu, canlılığını kaybetmemiş, kurumamış, kurutulmamış): taze

Zıt anlamlılar

değiştir

Deyimler

değiştir

Çeviriler

değiştir

Kaynakça

değiştir

Atasözleri

değiştir

|}

yaş

  1. ıslak

Çağatayca

değiştir
  1. (aile, memeliler) çocuk
  1. körpe, taze
  2. ıslak, nemli, rutubetli

Gagavuzca

değiştir

Söyleniş

değiştir
Heceleme: yaş
Eski Türkçe jash(jash)

yaş

  1. yaş

Kaynakça

değiştir
  • Etymological Dictionaries - Andras Rajki

Kırım Tatarcası

değiştir

yaş

  1. Doğuştan beri geçen ve yıl birimi ile ölçülen zaman
    Mecit 13 yaşını toldırdı.
    Oğlum 13 yaşında.

yaş

  1. canlılığı devam eden
    yaş terek
    yaş ağaç
  2. genç
    yaş aqay
    genç erkek
  3. ıslak, nemli, rutubetli
    yaş urba
    ıslak elbise

Eş anlamlılar

değiştir

yaş

  1. genç

Kaynakça

değiştir
  • KÚNOS, Dr. Ignaz (1902). Şeyh Süleyman Efendi, Çağatayca-Osmanlıca Sözlük. Budapeşte: Section Orientale de la Société Ethnographique Hongroise.