Türkçe

düzenle

kurmak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi kurar)

  1. bir şeyin oluşmasına yardım eden parçaları birleştirerek bütün durumuna getirmek, monte etmek
    Geniş çöl ufukları arasında çadırlarımızı kurduk. - F. R. Atay
  2. hazırlamak
    Kurduğu sofraya, yaptığı salataya git de bak! - R. H. Karay
  3. yaylı, zemberekli şeylerde yayı veya zembereği germek
    Çocukça bir sevinçle kurduğun çalar saatleri çalıp duruyor. - H. Taner
  4. gereken şartları hazırlayıp kendi kendine olmaya bırakmak
    Turşu kurmak.
  5. etkisi ve önemi geniş şeyler meydana getirmek, tesis etmek
    Dünyanın en büyük imparatorluklarını kuran kimlerdi? - O. S. Orhon
  6. yapmak, inşa etmek
    Çirkin yapıları örtecek güzel yapılar kuralım. - N. Ataç
  7. yapmak, oluşturmak
  8. (ticaret) ortaklık sağlamak
  9. belli bir işte beraber çalışacak kimseleri belirlemek
    Teşkilatı ilçede sevilip sayılan bir avukat kurmuştu. - T. Buğra
  10. bir araya getirmek, toplamak
    Divan kurmak.
  11. düşünmek
    Yalnız hayalle geçiniyorum, ben yalnız hayal kuruyorum. - S. F. Abasıyanık
  12. aklına koymak
    O gitmeyi bir kez kurdu mu artık durmaz.
  13. zihinde büyütmek
    Bayram Ağa, uşakların söylediklerini kurdukça kurdu. - H. E. Adıvar
  14. sağlamak, oluşturmak
    Dostluk kurmak. İlişki kurmak.
  15. -i (mecaz) bir kimseyi dedikodu veya telkinlerle başkasına karşı öfkelendirmek

Deyimler

düzenle

Çeviriler

düzenle

Kaynakça

düzenle

Eski Türkçe

düzenle
Düzenleme yapıldıktan sonra bu not silinmelidir.