Türkçe

düzenle

Söyleniş

düzenle

bozmak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi bozar)

  1. bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapmayacak hâle getirmek, rahatsız etmek
    • Bu iki radyo istasyonu birbirini bozuyor.
  2. (para) büyük miktardaki bir parayı, alt birimleriyle değiştirmek
    • Ümit KAFTANCIOĞLU, 2022 Altın Ekin, sayfa 135 , Dinozor Genç
      "Dükkâncı parayı bozdu. Bana yirmibeş kuruş uzattı."
  3. dokunmak, zarar vermek
    • Bu yemek midemi bozdu.
  4. bırakmak, dağıtmak
  5. altını paraya çevirmek, bozdurmak
  6. (mecaz) aklını kaybedecek derecede bir şeye düşkün olmak
    • Adamcağız politika ile bozmuş.
  7. geçersiz hâle getirmek
  8. (argo) kızlığına zarar vermek
  9. şeklini ve kullanılışını değiştirmek
  10. yazıyı silmek
    • Ali yazar, Veli bozar.
  11. bağ veya bostanın son ürününü toplamak
    • Bostanı bozduk.
  12. (para) yabancı ülke parasını Türk parasına çevirmek
  13. (mecaz) bir kimseyi beklemediği bir davranış karşısında bırakarak veya sözünü yalana çıkararak küçük düşürmek, dumura uğramak
    • Adamcağızı fena bozdunuz.
  14. (mecaz) kötü hâle getirmek
  15. bozguna uğratmak, mağlup etmek, yenmek
    • Düşman ordusunu bozmak.

Çekimleme

düzenle

Zıt anlamlılar

düzenle

Alt kavramlar

düzenle

Deyimler

düzenle

Çeviriler

düzenle

Kaynakça

düzenle

Eski Türkçe

düzenle
Düzenleme yapıldıktan sonra bu not silinmelidir.

Türkmence

düzenle